1897 senesinde doğan Ali Baki, 1956 senesinde hayata veda etmiştir. Amasya, Merzifon'un Harız köyünde doğmuştur. Babası Sıdkı Baba, anası Hatice Hanım'dır.
Ali Baki'nin küçüklüğü köyünde geçti. İlk tahsilini babasından ve sürekli gittiği Hacı Bektaş Dergahından aldı. Sıdkı Baba'nın Hacı Bektaş Dergahında aldığı eğitim, misyon ve şairliği akla getirildiğinde, Ali Baki'nin babasından aldığı eğitimin derecesi anlaşılır.
Ali Baki gençliğinden itibaren aralarında Yanbolulu Ali Türabi Baba da olmak üzere birçok başka şairin eserlerini kaleme alıp divanını tutar. Kendi şiirlerini kendi elyazısıyla yazarak cönkler oluşturur.
Şiirlerinde Arapça ve Farsça dillerindeki kelimelerin yanında, bazı ayetlerin de geçmesi onun aldığı eğitimin düzeyi açısından yeterli kanıt sayılır.
Bunun yanında şairlik eğitimi babası tarafından verilmiştir. Çoğu zaman babasının yanında oluşu, hatta onunla doğu cephesine gönüllü olarak gitmesi, bazı yolculuklarında bile yanından ayrılmayışı, gittiği yerlerde, ve özellikle inanç merkezli yerlerde birçok aşıkla karşılaşması, Ali Baki'nin şairliğinin ilerlemesinde etkili olmuştur.
1915 senesi buhranlarında, şair olan Şeyh Cemaleddin Çelebi önderliğinde oluşturulan Gönüllü Mücahidin Alayı'na, babası yüzbaşı rütbesiyle, kendisi de babasının yanında bu alaya katılarak, doğu cephesine gitti.
Ali Baki, vatani görevini Amasya vilayetinde yaptı. Askerlikte terzilik ve marangozluk mesleğini öğrendi. Askerlik dönüşü Harız'da terziliği; ihtiyarlık ve hastalığı sebebiyle güçten düşene kadar marangozluğu sürdürdü.
Babasının bazı seyahatlerine katıldı. Bulunduğu her yerde bilgisi ile öne çıktı. Gerçeği ve sahip olduğu düşüncesini açıkça savundu, zamanı geldiğinde bunu çekinmeden ifade etti. Halk tarafından sevildi ve saygı duyuldu. Bu özellikleri onunla birlikte yaşayanlarca övgüyle anlatılmaktadır.
Köyünde fahri imamlık yaptı. Köy ve insanlık yararına olan oluşumlarda yer aldı.
Kendi köyünden Safiye Hanım ile yaptığı evlilikten altı evladı oldu. Soyadı kanunundan sonra "Gül" soyismini aldılar.
Son yıllarında rahatsızlandı ve Adana vilayetinde görevli olan evladı Muhsin Gül'ün yanına gitti. 1956 yılı Aralık ayı sonunda Harız'da hayata veda etti. Sözlü vasiyeti gereği köy mezarlığı haricinde Göğce Dede tepesinde defnedildi. Kendisi gibi şair olan küçük kardeşi Hamdullah'ın kabri de buradadır.
Ali Baki, öteki şairlerin yanında kendi şiirlerini de yazarak bir araya getirdi. "Divan-ı Ali Baki" ismiyle üç defterden oluşan ve binin üzerinde olan şiirlerinin yayını evladı Muhsin Gül tarafından tasarlanmaktadır.
"Kerem Eyle" adlı ilk eserini on yedi yaşındayken yazdı.
Çöğür ve cura çalabilen Ali Baki, eserlerinde, tasavvufun yanında sevda, doğa (özellikle dar düşünceye), hiciv konularıyla birlikte hemen her konuyu dile getirmiştir. Koşma (on birli) ve semai (sekizli) türünde şiirler yazmıştır.
Şiirleri ekseriyetle beş dörtlükten oluşan Ali Baki, bunun yanında üç, yedi ya da dokuz dörtlükten oluşan örnekler de vermiştir.