Davut Sulari 1925 senesinde Erzincan'ın Çayırlı ilçesinde dünyaya gelmiştir. Ana adı Cezayir, baba adı Veli olan Sulari, ailenin beş çocuğundan biridir. Soyu Kureyşanlı Seyyit Mahmudi Hayrani'den gelmektedir. Kökleri İmam Musa el Kazım'a, Hazreti Ali'ye, hatta Hazreti Muhammed'e kadar gitmektedir.
Aslında ismi "Davut Ağbaba" olan Davut Sulari, ilkokul öğrenimini Çayırlı'da üçüncü sınıfa kadar tamamlayabilmiştir. Bundan sonra aşıklar dergahı onun gerçek okulu olmuştur.
1938 senesinde Gülşah Ana ile dünya evine girmiştir. Toplam beş çocuk sahibi olan Sulari, Gülşah Ana'dan sonra bir evlilik daha yapmıştır.
İlk bağlama dersini dedesi Kaltık Mehmet Ağa'dan almıştır. Aynı zamanda şiir ve türkü de öğrenmiştir. Aşıkları geleneğini akrabası Paşa Doğan'dan öğrenmiştir. On yedi yaşında çalıp söylemeye başlamıştır. Sulari mahlasını da bu dönemlerde kullanmaya başlamıştır. Bir dönem "Kemali" ve "Serhat Aşık" mahlaslarını da kullanmıştır ancak tanınması Sulari mahlası ile olmuştur.
Sulari mahlası on yedi yaşında katıldığı badeli aşıklar kervanında verilmiştir. Sır aleminde sürekli akıp çağlamasından ötürü ona Sulari denmiştir. O günden itibaren aşk ile yanmaya başlamış, içindeki ateşi öğrenerek, öğreterek, gezerek dindirmeye çalışmıştır.
Ailenin soydan gelen dedelik görevi babası tarafından Davut Sulari'ye "Sen Hak'sın, yol senindir" diyerek teslim edilmiştir. Görevini teslim aldıktan sonra seyyahlığını şehir şehir, köy köy aşık olarak ebedi aleme göçene sürdürmüştür.
Konya Aşıkları Bayramı'nın gelenek haline gelmesinde katkıları olmuştur.
1948 ve 1948 senelerinde İstanbul ve Ankara Radyolarında konuk mahalli sanatçı olarak kabul edilen Sulari, dört yılı aşkın bir süre radyo sanatçısı olarak çalışmıştır.
Seksen civarı plağı bulunmaktadır. Almanya'da da olmak üzere stüdyo kayıtları piyasaya sürülmüştür.
Muzaffer Sarısözen, Ulvi Cemal Erkin, Nida Tüfekçi, Neriman Altındağ Tüfekçi, Halil Bedii Yönetken gibi sanatçılardan feyiz almış, bilgi ve görgüsünü zenginleştirme konusunda bu sanatçıların önemli katkıları olmuştur.
Alevi türkülerinde, aşıkların atışmalarında Davut Sulari'nin çok önemli bir yeri vardır. Güzelleme, türkü ve atışma alanlarında çok yeteneklidir. Gezgin aşıklar kolunun son temsilcisidir. Tüm bu özellikleri türkülerimizin zenginleşmesinde çok büyük katkılar sağlamıştır. Türkiye'nin pek çok bölgesinde gezerek türküleri zenginleştirmek için çalışmıştır. Kendine münhasır bir türkü söyleme şekli vardır. Bu özelliği ile Avrupa'da da türkülerimizi temsil etmiştir. Avrupa dışında Irak, Suriye ve İran'da da Aşık Reyhani ile türküler söylemiştir.
1970'li senelerde ülkenin siyasi ve sosyal sorunlarından etkilenen Davut Sulari, eserlerinde bu sorunlara değinmiştir. Alevi kimliği konusundaki hassasiyeti deyişlerinde de kendini göstermiştir.
1985 yılında Erzurum'da türkülerini söylerken aşıklar meclisinde ebedi hayata göç etmiştir. Naaşı Çayırlı'da bulunmaktadır.
Davut Sulari, ömrü boyunca harmanladığı tüm zenginlikleri ile tam bir kaynak kişi olmuştur. Bu özelliği ile günümüz aşık ve ozanlarında da izleri bulunmaktadır. Aşık Mahzuni Şerif, Aşık Muhlis Akarsu, Aşık Daimi, Aşık Beyhani ve Aşık Serdari gibi ozanlar Davut Sulari'den feyiz almış bazı sanatçılardır.
Davut Sulari'nin eserlerine albümlerinde yer veren pek çok THM yorumcusu da bulunmaktadır. Bunlardan bazıları;
Ali Ekber Çiçek,
Arif Sağ,
Sabahat Akkiraz ve
Belkıs Akkale'dir.