10 Nisan 1938 tarihinde Ardahan vilayetinin, Çıldır ilçesinin, Gülyüzü köyünde hayata gözlerini açan Türk Halk Ozanı ve Devlet Sanatçısı Şeref Taşlıova, 20 Eylül 2014 tarihinde yetmiş altı yaşında Ankara'da dünyaya veda etmiştir. Esas ismi Şerafettin Taşlıova'dır.
Babasını küçük yaşlarında kaybetti. On yaşında şiirler oluşturmaya başladı. İlkokul yıllarından sonra saz çalmayı öğrendi. Tahsiline ilkokuldan sonra devam etmedi. Aşık Şenlik'in evladı Aşık Kasım'ın çıraklığını yaptı.
1958 ve 1960 seneleri arasında askerliğini gerçekleştirdi.
1966 senesinde Kars Radyosunda çalışmaya başladı. Radyoda on yıl boyunca programlar yaptı. Yurt içi ve yurt dışında pek çok görsel ve işitsel yayınlara iştirak sağladı. Radyo programlarına danışmanlık görevinde bulundu.
1971 senesinde ülkemizi temsilen Sanat Elçisi unvanıyla Almanya'ya gitti. Yine 1987 senesinde Almanya, Marl Belediyesi tarafından misafir edildi.
Düzenlenmeye başladığından beri Konya Aşıklar Bayramı'na istisnasız katılım gösterdi. Katıldığı müsabakalarda birçok ödüle layık görüldü. Yüz otuz civarı madalya (on beş adeti altın), altmıştan fazla plaket ve yüz seksen civarı takdirnameyi hak etti.
Değişik mecmualarda folklorla ilgili makaleler yazdı. 1971 senesinden itibaren, yurt dışında pek çok ülkede programlar hazırladı. UNESCO tarafından organize edilen Dünya Sanat Dizisi isimli faaliyette ülkemizi temsil etti.
1991 ve 1996 senelerinde Yılın Sanatçısı, 2000 senesinde ise Türk Dünyasına Hizmet Ödülüne layık görüldü.
MESAM kurucu üyelerinden Şeref Taşlıova'nın şiirlerinin bir kısmı 1990 senesinde HAGEM tarafından Gönül Bahçesi adıyla yayımlanmıştır.
2004 senesinde Fikret Türkmen ve Nail Tan tarafından, "Aşık Şeref Taşlıova'nın Tasnif Ettiği Hikayeler" isimli bir kitap piyasaya sunulmuştur.
14 Ocak 2010 tarihinde UNESCO tarafından sanatçıya, Yaşayan İnsan Hazinesi ödülü verilmiştir.
13 Eylül 2014 tarihinde beyninden rahatsızlanarak, yedi gün sonra Hakk'ın rahmetine kavuşmuştur.
Aşık Şeref Taşlıova'nın binden fazla eseri bulunmaktadır. Anadolu, Fars ve Azeri kültürü ve birikimiyle yoğrulmuş değerli bir hazinedir.
Padişahım dinle benim sözümü
Uzak yerden ben bu yana gelmişem
Sevdanın ateşi yakar içimi
Onun için sararmışam solmuşam
Derdimi sizlere edem ifade
Sırrımı dünyada açmadım yada
Pirlerin elinden içmişim bade
Hanzade'nin divanına gelmişem
Zalimler önünde kolu bağlıyam
Kenan der ki ciğerimden dağlıyam
Sorarısan ben de bir şah oğluyam
Bu divanda mağdur olup kalmışam