1895 senesinde hayata gözlerini açan Kemal Altınkaya, 15 Şubat 1956 tarihinde aramızdan ayrılmıştır.
Kemal Altınkaya, edebiyatçı olmasının yanı sıra Türk musikisine, bilhassa serhat ve Rumeli türkülerine büyük emek vermiş bir üstattır. Rumeli türkülerinin Udi Nevres Bey tarafından yapılan ilk derlemelerinden sonra, aslen Rumelili olan Kemal Altınkaya, çocukluk günlerinde Rumeli'de öğrendiği türküleri Muzaffer Sarısözen'e aktarmış, o da notaya alarak repertuvara kazandırmıştır.
Ankara Radyo Müdürü olmuş, İstanbul Radyosunda çalışmıştır. 1935 senesinde Matbuat ve İstihbarat Umum Müdürlüğünde Fransa masasından sorumlu olmuştur.
1938 senesinde bugünkü binasına taşınan Ankara Radyosunda toplanan Refik Fersan, Fahire Fersan, Mesud Cemil, Ruşen Ferid Kam, Cevdet Çağla, Vecihe Daryal, Fahri Kopuz, Zühdü Bardakoğlu, Osman Güvenir, Hakkı Derman, Şükrü Tunar, Hayri Tümer, Veli Kanık, Şerif İçli, Suphi Ziya Özbekkan, Kemal Niyazi Seyhun gibi sanatkarların arasında Kemal Altınkaya da vardır.
Kemal Altınkaya 1939 yılında basın yayın kuruluşları hakkında incelemeler yapmak üzere Balkan devletlerine gönderildi. 1940'ta Ankara Radyosunun müdürlüğüne, 1942'de İstanbul Radyosunun müdürlüğüne getirildi. Bu sırada pek çok genç sanatçının radyo aracılığıyla seslerini geniş kitlelere duyurmasında katkısı oldu.
Kaynak olduğu türkülerden bazıları şunlardır:
- Beligrat Kal'ası Zemlin Ovası,
- Bir alçacık gügem dalı,
- Bulut gelir seher ile,
- Bülbüller ötüyor seher vaktidir,
- Çek efendim hançerini ko işlesin,
- Dağlar dağlar viran dağlar,
- Estergon Kal'ası su başı durak,
- Gide dedim yarenlerim darıldı,
- Gine de şahlanıyor kolbaşının kır atı,
- Gül ağacı gül ağacı,
- İki dilber söyleşirler,
- Kırım'dan gelirim adım da Sinan'dır,
- Kim görmüştür güzellerin vefasın,
- Köşküm var deryaya karşı,
- Küffar sanur hüccet almış Eğri'ye,
- Maçin Dağı,
- Yüksek minareden attım fesimi,
- Ah ne bakarsın hayın,
- Buna er meydanı derler.