XIV. - XV.inci asrın tanınmış mutasavvıf halk şairlerinden olan Hacı Bayram, Ankara'nın Çubuk suyu kenarında Solfasol köyünde 1352'de doğdu. Koyunluca Ahmet adında bir köylünün oğludur. Hacı Bayram, muayyen olan medrese tahsilini bitirdikten sonra Ankara'da ders vermeye başladı. Bütün kaynaklar Hacı Bayram'ın kuvvetli bir tahsil gördüğünü kaydediyor. Bir müddet sonra müderrisliği bırakarak tasavvufa salik oldu. Somuncu Baba veya Kayserili Şeyh Hamideddin'e intisabetti. Somuncu Baba ile birlikte Şam'ı, Hicaz'ı dolaşan Hacı Bayram, çok bağlandığı şeyhinin ölümü üzerine Ankara'ya döndü ve Bayramilik tarikatini yaymaya başladı. Kısa bir zamanda etrafına pek çok mürit toplayan Hacı Bayram'ın Ankara çevresinde şöhreti gittikçe arttı. Bundan kuşkulanan İkinci Murat, Hacı Bayram'ı Edirne'ye getirtti. Fakat onun siyasi bir maksadı olmadığını anlayınca Ankara'ya dönmesine müsaade etti.
XV. inci asırda yazıldığını tahmin ettiğimiz şu manzume, Hacı Bayram'ın tasavvuf alemindeki derin tesirini ve Somuncu Baba ile olan münasebetini anlatması itibariyle ehemmiyetlidir:
Devranıdır sürülen
Sultan Hacı Bayram'ın
Nevbetidir vurulan
Sultan Hacı Bayram'ın
Havzasında nur çıkar
Arşın üstüne ağar
Görür gözü açıklar
Sultan Hacı Bayram'ın
Hiç gümanın olmasın
Duası makbuldürür
Alinin evladının
Sultan Hacı Bayram'ın
İsa Peygamber gibi
Ölmüş gönlü diriltir
Yetişicek cezbesi
Sultan Hacı Bayram'ın
Dedi Şeyh Hamid ona
Önden sonun gür olsun
Gürdür önünden sonu
Sultan Hacı Bayram'ın
1429'da Ankara'da ölen Hacı Bayram'ın bugün elimizde birkaç manzumesi vardır. Başka ilahileri de olması gerektir. Eldeki birkaç manzumesi onun Yunus Emre çığırında mutasavvıf halk şairi olduğunu göstermektedir.