Aşık Revai, Molu köyünde 1811 yılında doğmuş ve 1883 yılında Molu'da vefat etmiştir. Kayseri'de ilk nüfus sayımı 1831 yılında yapılmış olup bu sayımda Revai için verilen bilgiler şöyledir:
Asakir-i Mansure'de İç ağası oğlu, ter bıyıklı Mustafa 20, karındaşı şab Mehmet 14 yaşlarında olarak Molu nüfus kaydına yazılmıştır. Bu bilgiler bize açık olarak Mustafa Revai'nin İstanbul'da bulunan Asakir-i Mansure'de 20 yaşlarında iken asker olduğunu, Molu köyünde bulunan kardeşi Mehmet'in de 14 yaşında bir çocuk olarak yaşadığını gösteriyor. Bu durumda 1831 senesinde 20 yaşında olduğuna göre, 1831'den 20 sene düşüldüğünde Aşık Revai'nin doğum tarihi 1811 yılı olduğu anlaşılıyor.
Aşık Revai, tahminen daha 8-10 yaşlarında iken, babası Mehmet vefat etmiş, küçük kardeşi Mehmet ile annesi Dudu Hanım'ın yanında ve himayesinde büyümüştür. Çetin köy şartlarında geçim derdi annesi ile küçük çocuk Mustafa'nın omuzlarına kalmış, hayatlarını idame ettirmek ve geçimlerini temin etmek için birçok güçlüğe göğüs germişler ve kimselere muhtaç olmamak için babalarının sanatı olan "hasırcılığa" annesi ve kardeşi Mehmet ile beraber devam etmişlerdir.
Aşık Revai'nin babası kendisi, küçük yaşta vefat ettiği için annesinin yanında, uzun kış günlerinde köylerinde bulunan cami hocalarından ve köy mektebinde ders almış okumayı, yazmayı kendi köyünde öğrenmiştir.
Aşık Revai 20 yaşında askere çağrılmış ve İstanbul'da asker iken kendisine sahip çıkan, onu koruyup kollayan Yüzbaşı Hasan Bey de Aşık Revai'nin okumasını ve aşıklık mesleğinde iyi yetişmesini sağlamak için kendisine "sakalık" görevi vererek, onun daha çok okuması ve yazmasını sağlamıştır.
Askerlik nedeniyle bulunduğu İstanbul'da, aşıklar kahvesine uğrayan ve burada kendisine Revai mahlası verilen Mustafa Revai, semai kahvelerinin müdavimleri olan bektaşi şairlerden, bektaşilik bilgisini, sevgisini ve kültürünü almış dolayısıyla bu tarikata yönelmiş olduğu bazı şiirlerinden anlaşılmakta ise de, daha sonraları bektaşilikle yetinmeyip Abdülkadir Geylani'nin kurduğu kadirilik tarikatına intisap etmiş ve bu tarikatta da kalmayıp en son olarak mevlevilik tarikatında karar kılmış olduğu eserlerinden açıkça anlaşılmaktadır.
Aşık Revai, 1811 yılında Molu köyünde doğmuş, 1883 yılında yine Molu'da vefat etmiştir. Bu duruma göre Revai, 72 yıl yaşamıştır.
Aşık Revai'nin eseri olarak bilinen kış günlerinde oturma odalarında okunan divanı birçokları tarafından arandığı halde şimdiye kadar bir türlü izine rastlanmamıştır. Bu divan hakkında rivayetler pek çoktur. Var olduğu sanılan "Divan" veya "Yazma Defter" kaybolup gitmiştir. Defalarca aranmasına rağmen izi bulunamamıştır. İstanbul Selimağa Kütüphanesinde müdürlük yapan Ahmet Remzi Akyürek'te olabileceği zannedilmişse de bundan da bir netice çıkmamıştır.
Kayseri'de Raşit Efendi Kütüphanesine verildiği haberi üzerine burada defalarca aranmasına rağmen kütüphanede bulunmamıştır.
Sanatçı duyarlılığının dil aracılığıyla ifade edilişi olan şiirde, Revai'nin bütün halk şairlerinde olduğu gibi güçlü yönü hece ile yazdığı şiirlerde görülür. Onun aruzla yazdığı şiirleri, daha ağır ve muğlak olmakla birlikte, şiirde kullandığı kelimelerin arapça ve farsça ağırlıklı olup mısralardaki terkipler ve kalıplarda yer yer aksamalar vardır. Şairin sanatı, içinde yaşadığı toplumun psiko-sosyal yapısı ile yakından alakalıdır. Şiirlerinde seçtiği kelime, nazım şekli, kafiyeler ve evrensel temalar hem şairin hem de bulunduğu toplumun kültür seviyesi ile alakalıdır. Şairin kültürlü olması, yaşadığı toplumun sosyal yapısı yaşadığı çevrede olan hadiseler mutlaka şairin şiirlerinde yer bulacaktır.
Aşık Revai'nin şiirlerinde aşk, gurbet, adalet, yiğitlik, cömertlik, ihsan, tabiat, ölüm ana temaları kullanıldığı gibi, Tanrı'nın esma-i hüsnası Hz. Muhammed'in sıfatları, Hz. Ali, Hasan, Hüseyin isimleri ve bunlara duyulan sevgi-muhabbet ön plandadır.