Göleli Celaloğlan'ın kimlikteki adı Celal Kızılateş'tir. Ardahan, Göle ilçesine bağlı Hoşdülbent köyünde 1918 yılında doğmuştur. Osmanlıca ve Arapçayı küçük yaşlarda köyündeki ileri gelenlerden, Latin alfabesini ise askerlikte öğrenmiştir.
Askerlikte okuma yazma öğrenenlere "Ali Mektebinden mezun olmuş" derler halk arasında. Bu olay halk arasında o dönemlerde önemli bir olaydır. "Ne de olsa Ali Mektebinden mezun olmuşum" deyip kendilerine pay çıkarırlar. Pay çıkaranlardan biri de Celaloğlan'dır. Askeri okul sayılan "Ali Mektebi" çok sağlam bir eğitim vermektedir.
Dokuz on yaşlarından itibaren, eniştesi Mustafa Bey'den davul, zurna, mey, kaval, saz çalmasını öğrenmiştir. Bu kadar fazla çalgıyla uğraşan Celaloğlan, türkülerin de babası olmayı hak etmiştir. "Türkü Baba" deyimi Celaloğlan için rahatlıkla söylenebilir. "Altun Bibi" adıyla bilinen ablası aynı zamanda ağıt yakan bir ağıtçıydı. Yöresinde önemli ağıtların yakıcısı olduğu bilinir.
Gezdiği köy, kasaba, şehirlerde, bulunduğu toylarda, eğlencelerde yöre aşıklarıyla tanışma, sohbet etme fırsatını bulmuştur. Dolayısıyla aşıklık geleneğini de böylece öğrenmiş ve türkü söyleme geleneği ile bütünleştirmiştir.
Yörenin en ünlü davulcularından olması nedeniyle hemen her düğüne çağrılan Celaloğlan, bu süreçte de birçok türkü ustası ve aşıkla görüşüp kendini geliştirme fırsatı bulmuştur.
Göle yöresinde efsanevi konumda olan bir sanatkar olarak birçok türkünün de üstünde söz hakkı vardır. Bu türküler sanatçının sağlığında anonimleştiği için toparlamak kanımızca zordur.
Göle yöresinde efsanevi bir konuma sahip olmasından dolayı birçok türküde de adı geçen Celaoğlan'ın genç yaşta ölmesi üzerine ardından onlarca ağıt yakıldı. Bu ağıtların birkaç tanesi "Ardahan Türküleri" çalışması içinde bulunmaktadır.
Göle yöresinde bilinen Sofu Emmi (1886 - 1984), Heveli Babuş (1910 - 1973) ve Ferman Baba (1920 - 1996) gibi birçok aşığın doğrudan ustası olarak kabul edilmektedir.
Celaloğlan, 1959 yılının bir kış gününde, çaldığı bir düğünden sonra hastalanınca kızakla köyüne getirildi. Çok geçmeden de köyünde öldü ve aynı köyde toprağa verildi.