Hedefinde dağ arkası
Önünde serveti görmez
Yükten eskimiş hırkası
Mum dibine ışık vermez
Can ile buluşan gönül
Kıtaları aşan gönül
Huzura ulaşan gönül
Sahte bir saraya girmez
Sessiz çığlık gönlümüzde
Şanlı ferman anlımızda
Güller açar namlumuzda
Sulh ile geleni vurmaz
Kara yazı kara yazı
Üşütmüyor kar ayazı
Paylaşmakta bulduk hazı
Veren eli ateş sarmaz
İlgi olsun her sahada
Niyette rıza-yı Hüda
Sır verir sana şüheda
Gelen kimdir diye sormaz
Mertlik hırkasını giyen
Samimiyetle yürüyen
Yunus mumuyla eriyen
Kuru dalı bile kırmaz
Malkoç Ali duan olsun
Kokmayan güllerin solsun
Önce nefsin nasip alsın
Erenler masumu yermez