Al atı teşne sulanır
Geri örkeye dolanır
Her hekim bir yalan söyler
Can tatlı kalbim inanır
Al atının kıçı sekilli
Çağırın gemleyen Bekiri
Ağam hekim getirdiyor
Derdimden kurtulam şükürü
Özne dışarda gezinir
Gelin içerde süzünür
İçi ibrişim kıyılı
Anayın evi bozulur
Sağ bucağa yerin yazdım
Osman yata koşluğacak
Çığı düşmüş görmemişem
Sako yanmış işliğecek
Talebeler hep birikmiş
Moll'Osman'ım yok içinde
Al atına tımar etmiş
Yalbırdak mesi kıçında
Hele Osmandı Osmandı
Dini ayrı gavurlar ağlar
Siyah perçem mor fesine
Gülgüli Kefiye bağlar
Al atı kuyruk savurur
Geri sağrıya devirir
Ağ elleri tabak tutar
Yemen kahvesi kavurur
Ağ elleri tutar tabak
Kahve döker başı kabak
Arap-Hasanlı içinde
Yangın imiş bizim göbek
Bu kardaşım Şam'dan geldi
Sandık burcu burcu kokar
Mollalara ders veriyor
Sedası odayı yıkar
Tepesinden bir taş değmiş
Sol yanına boynun eğmiş
Yıkıldığı yere vardım
Tutam tutam otun yolmuş
Tepesinde taştan yara
Yüreciğim bere bere
Eğer seni unudursam
Okuduğum canım ala
Evleri var allı göğlü
Çadırının yanı tuğlu
Savaşırken çala gördüm
Yağlığı şuşire bağlı
Karşıya kuyu kazmışlar
Ben oraya gidiciğim
Ağam bana izin verdi
Bugün orda yatıcıyım
Geldin mi düşman anası
Yıkıl git gözüm görmesin
Molla Osman öldük kerri
Eviniz burda durmasın
Bük Hoca da burdan gitti
Kakül taradı taradı
Gafilleyin bir söz dedim
Murad Allahın muradı
Kır-Ata vurdum haşayı
Bindirin Gelin-Ayşa'yı
Koca Beyin nişanlısı
Çıkarsın altun köşeyi