Gözlerin cennet çiçeği
Gönlüm cehennem ateşi
Eğer sevdiğine köle olursa gönül
Nuh tufanına kucak açarmış
Lakin arafatın gerisi cinnet
Kalk güzeller güzeli
Yüreğim sana tutsak
Derdine pusatlandım
Çilen gün oldu bana
Sen ki sevdaların şahı
Garip gönlümün ahı
Dileğim sen Kerbelam sen muradım sen
Dönsede dünya kendi başına
Ben dönmezem yolumdan
Dolunaya güneş denktir
Ülgere kutup yıldızı
Ağla ey şafak türküsü
Kaderim boynuma yafta
Hükmü darimiş meğer
Boynumda yay kirişi
Şer mi yağıyor yerin yüzüne
Karanlık bastı başımı
Sevdam yankılansın vadilerinde ey Anadolum
İğde çiçeğinde gizlenir özün
Sarı papatyadaki el eder sen gibi
Alıpta sineme sarasım gelir
Her koklayış bir acı
Her dokunuş bin ölüm
Zaman dokuz başlı ejdarha
Sen bana düşman bense bana
Yüreğim kaf dağına sürgün
Ruhum Tur dağına esir
Deli eyledi zaman
Bir acı ki dizlerim duymasa da bedenim
Parmaklarımda öldürdüm isyanımı
Şimdi sokak aralarında gezerken
Duysam da topal seslerini
Uyuşmuş bacagım
Duymayan parmaklarıma rağmen Sefaiyem
Bu dönek dünyadan dimdik geçmek zorundayım
Kay yal verdiğim ekmek verdiğim köpeklerde
Arkam sıra ürüp dursun
Şimdi gecelere çivi çakar oldum
Ağlama ey şafak türkülerim ağlama
Gece mavisi sevdalarımı
Çığlık çığlığa çağırırken gökleren
Huzur benim deseydin
Vallahi düşünmezdim ey ölüm