Hamdü lillah halas olduk şitadan
Hakka hamd ü şükür Yezdanımız var
Berd ü şiddet def'olunca havadan
Mürde tecdid olur fermanımız var
Doksan tamam olup geçince dehruz
Dağ üstü bağ olur mah ü şeb ü ruz
Otlar baş gösterir çıkınca nevruz
Ahbaba bir tuhfe destanımız var
Olur mürde iken yeniden ihya
Başlar şükufesi olmağa peyda
Budur kudretullah destan-ı meyva
Daim yoktan verir Yezdanımız var
Mevsim-i baharda açılır kiraz
Mürğ-u dil havaya eyledi pervaz
Gümüşten diraht-i zerdali diraz
Aşiyan yapmağa meydanımız var
İncir kadeh deyu rakip sunma boş
Çekip alma sakın olursun sarhoş
Eyle kulağına armudu menguş
Hezar dost yüz yerde düşmanımız var
Eşgim tane tane düşüptür nara
Oldu buharımdan üzüm kapkara
Çeşm-i bademkeşi dedim nigara
Süzme ayine-i devranımız var
Hurma leblerinden akıttın balı
Hasta dile gerek sulu şeftali
Yeni meyva vermiş turunç misali
Gerdan arasında seyranımız var
Muradın göbekten almaksa ayva
Tut pendimi dön gel burda kıl eyva
Pelid oğlu pelid der rakip hala
Biz de nişan koyduk nişanımız var
Bir iki çark gibi dönmezle pirinç
Yar sunar elinden al badeyi iç
Gümdiyse ocağa kestane ergeç
Dağıtır ateş-i suzanımız var
Aşkın ile harnup gibi kurudum
Ceviz gibi içerimden çürüdüm
Vişne rengi şalvar ile yürüdüm
Görmiyeli dilde hicranımız var
Benim bağımda var fındıkla fıstık
Oku yayı erik dalına astık
Pir-i fani olduk dünyaya küstük
Okunsun defter ü divanımız var
Hacı Şem'i böyle bir destan demiş
Galiba ağyardan kızılcık yemiş
Cübbesi limoni zeytuni biniş
Böyle tezyin olmuş cananımız var
***
Âşık Şem’î: Hayatı ve Şiirleri, hazırlayan
Feyzi Halıcı, Kültür ve Turizm Bakanlığı
Yayınları 1000 Temel Eser Dizisi: 95,
Ankara, 1992 adlı kitapta eser şu şekildedir:
Hamdülillah halas olduk şitadan
Hakka hamd ü şükür Yezdanımız var
Berd-i şiddet def'olunca havadan
Mürde tecdid olur fermanımız var
Doksan tamam olup geçince dehruz
Dağ üstü bağ olur mah-ı şeb rah-ruz
Otlar baş gösterir çıkınca nevruz
Ahbaba bir tuhfe destanımız var
Olur mürde iken yeniden ihya
Başlar şükufesi olmaya peyda
Budur Kudret-ullah destan-ı meyva
Daim yoktan verir Yezdanımız var
Mevsim-i baharda açılsın kiraz
Murg-ı dil havaya eyledi pervaz
Gümüşten dirahtı zerdal-i diraz
Aşiyan yapmaya meydanımız var
İncir kadeh deyu rakip sunma boş
Çekip alma sakın olursun sarhoş
Eyle kulağına armudu menkuş
Hezar dost yüz yirde düşmanımız var
Eşkim dane dane düşübdür nara
Oldu baharımdan üzüm kap-kara
Çeşm-i bademkeşi didem nigara
Süzme ayine-i devranımız var
Hurmalılarından akıtsun balı
Hasta dile gerek sulu şeftali
Yeni meyve vermiş turunç misali
Gerdan arasında seyranımız var
Muradın göbekten almağa ayva
Tut pendimi döngel burda kal ayva
Pelid oğlu peliddir rakip hala
Biz de nişan koyduk nişanımız var
Bir iki çerh gibi dönmeze pirinç
Ya içir elinden ya al bade iç
Gömdüyse ocağı kestane er-geç
Dağıtır ateşi suzanımız var
Aşkınla harnup gibi kurudum
Ceviz gibi içerimden çürüdüm
Fişne rengi şalvarlar ile gördüm
Görmeyeli dilde hicranımız var
Benim bağımda var fındıkla fıstık
Oku yayı erik dalına astık
Pir-i fani olduk dünyaya küstük
Okunsun defter-i divanımız var
Hacı Şem'i böyle bir gazel dimiş
Galiba ağyardan kızılcık yimiş
Cübbesi limoni zeytuni biniş
Böyle tezyin olmuş cananımız var