Şanı şöhretiyle bir destan gibi
Uzanır tarihe kolu Sivas'ın
Aşıklar yetişir bağ bostan gibi
Yanıktır sazının teli Sivas'ın
İnsanları cesur olur mert olur
Esmer tenli çatık kaşlı sert olur
Söylemezsem içerime dert olur
Baldan tatlı gardaş dili Sivas'ın
İpek Yolu geçer imiş buradan
Erzincan'dan İmranlı'dan Zara'dan
Bütün güzelliği vermiş Yaradan
Dağı taşı oğul balı Sivas'ın
Bahar olur güller açar yaz olur
Gün dolanır solar yaprak güz olur
Zemheride ayaz olur buz olur
Çetin yoldur Seyfe beli Sivas'ın
Bülbül güle gül bülbüle el eyler
Göçmen kuşlar buraları yol eyler
Bölük bölük turnalara gel eyler
Baharda Serpincik Gölü Sivas'ın
Boz bulanık akar şu Kızılırmak
Onun da hedefi ummana varmak
Kimin haddine ki önünde durmak
Coşarsa dumandır hali Sivas'ın
Güz gelince ötmez olur bülbüller
Çiğdem mor menekşe lale sümbüller
Yavaş yavaş solar açılan güller
O zaman görünür keli Sivas'ın
Nice nice erenlerin ocağı
Kırklar meclisine açmış kucağı
Dağı taşı köyü ile bucağı
Dört bir yanı yatır dolu Sivas'ın
Pir Sultan Abdal'ı dolu içince
Kırklar ile kanatlanıp uçunca
Aşık Veysel bu dünyadan göçünce
Kırıldı koskoca dalı Sivas'ın
Yeşillenmiş Gardaşlar'ın dokusu
Hemen dibinde de bulgur sokusu
Buram buram gelir kekik kokusu
Güneyden eserse yeli Sivas'ın
Erenler veliler üçler yediler
Dolu içip meyvesinden yediler
Evliyalar enbiyalar dediler
Cennete gidermiş yolu Sivas'ın
Kahyaoğlu der ki dağlar içinde
Pırıl pırıl sular çağlar içinde
Mor menekşe sümbül bağlar içinde
Açınca gör gardaş gülü Sivas'ın