Gene efkarlanır da coşunca gönül
Bana dur söyleme deyilmez zalım
Gardaşın gazabı böyle mi olur
Yavruları yetim de koyulmaz zalım
Gardaşı vurmayı da moda mı sandın
O zalim şeytana da ne çabuk kandın
Birin vurunca da birine döndün
Bu kadar gardaştan doyulmaz zalım
Başın koymuş gelinin dizine
Gözün bir kez açıp bakmış yüzüne
Dokuz gurşun guluncundan göğsüne
Ganlı elbiseler de giyilmez zalım
Gözlerin kör olsun da kulağın sağır
Sende heç insanlık yokmuş heç meğer
Setter Mehmet Kumarlı'yı hep değer
Mal için garadaşa gıyılmaz zalım
Gara bıyıkları da daha genç yaşı
Felek vursun senin başına daşı
Yatırdın yazıya da iki gardaşı
Derin uykuları da ayılmaz zalım
Yavruları yetim goydun arada
Abdullah vuruldum demiş orada
Nasıl teltik çektin Setter Mehmet'e
Gıyıp da toprağa da goyulmaz zalım
Gardaş bulunur mu da vay yazzık sana
Duyup da söylerim gücenme bana
Sebep oldun ananınan atana
Daha bundan öte deyilmez zalım
Çifte gardaşların da bağrını deldin
Şu yalan dünyaya da baki mi galdın
Anandan babandan da gardaşdan oldun
Böyle acı habar da duyulmaz zalım
Bir düşman çıkınca da garşına yarin
Çağır ki imdada yetişsin birin
On gardaş dutar mı Mehmet'in yerin
Bu gadar şeytana da uyulmaz zalım
Vurdun gardaşlara da çifte yarayı
Yuva bozup da veran ettin orayı
Şimdi yeni buldun da köşkü sarayı
Orda tatlı ekmek yeyilmez zalım
Veli Sağlam der de böyle olur mu
İki gardaş bir teltikte ölür mü
Yalan dünya sana da baki galır mı
Elbet bu kesene konulmaz zalım