(Taşlıova)
Gederdim garşıma çıktı bir maya
Men yahşi diyerem sen ne diyersen
Uzunboylu ay gabahlı minaya
Men yahşi diyerem sen ne diyersen
(Çobanoğlu)
Al yüzünde bah sen siyah hallıya
Sen yahşi diyersen men ne deyirem
Dodağı şerbetti dili ballıya
Sen yahşi deyirsen men ne deyirem
(Taşlıova)
Meni görüp güzelliğin bildiri
Cilve-i naz ile âşığ öldürü
Gaş oynadı sınık gönlüm güldürü
Men yahşi diyerem sen ne diyersen
(Çobanoğlu)
Gulah verir cihan dilde lisana
Canım gurban olsun o şirin cana
Sima bedir gaşlar benzir kemana
Sen yahşi deyirsen men ne deyirem
(Taşlıova)
Şeref bu ellidi garip değilem
Gapısında gul olmağa gayılam
Görende az galdı tüşem bayılam
Men yahşi diyerem sen ne diyersen
(Çobanoğlu)
Çobanoğlu bu söz kaşı yaylıya
O şirin dilliye datlı huyluya
O ince belliye uzun boyluya
Sen yahşi deyirsen men ne deyirem
Derken sitem başlıyor:
(Çobanoğlu)
Mevlam bir gulunu salmasın derde
Ne arıyan olur (vallah) ne soran olur
Bir gulun başına gelmesin bela
Ne arıyan olur (vallah) ne soran olur
(Taşlıova)
Çalış gayıp etme devletin varın
Ne arıyan olur (vallah) ne soran olur
Tersine döner de yığvalın zarın
Ne arıyan olur (vallah) ne soran olur
(Çobanoğlu)
Garışma dünyada elin halına
Sakın gözün dikme gulun malına
Bir yiğit düşmesin gurbet eline
Ne arıyan olur (vallah) ne soran olur
(Taşlıova)
Devletin var ise Ali diyeller
Her ne söyler isen beli diyeller
Servetten düşersen deli diyeller
Ne arıyan olur (vallah) ne soran olur
(Çobanoğlu)
Çobanoğlu der ki sırdan düşmesin
Talihden yığbaldan yardan düşmesin
Bir insan dünyada vardan düşmesin
Ne arıyan olur (vallah) ne soran olur
(Taşlıova)
Şeref bu sözleri söyler özüne
Haram katma helal karın azına
Gardaşın olsa da bakmaz yüzüne
Ne arıyan olur (vallah) ne soran olur
Sözü Şeref Taşlıova alacaktır. Dargınlığın
sınırı zorlanmaktadır. Ama ne var ki yaradılış,
meseleye de değinmek zorunluğu duyar insanoğlu.
(Taşlıova)
Daldalarda yahşı yaman söylüyen
Yüze gülsen de bir gülmesen de bir
Ömrün sarayını veran eyliyen
Gönlüm alsan da bir almasan da bir
(Çobanoğlu)
Kem söz inen bu sinemi dağladın
Derman olsan da bir olmasan da bir
Ne yapım insanı kamil olmasa
Sultan olsan da bir olmasan da bir
(Taşlıova)
Sağ başım yastığa geldikten sonra
Gül benzim sararıp solduktan sonra
O kadar ağla ki öldükten sonra
Yaşım silsen de bir silmesen de bir
(Çobanoğlu)
Bu gönlüm ateşe biştikten sonra
Deryada yolunu şaştıktan sonra
Vücudum dertlere düştükten sonra
O ki gelsen de bir gelmesen de bir
(Taşlıova)
Dara düştüm dost gelmedi peşime
Garip elde neler geldi başıma
Bir bayguş yaklaştı mezar taşıma
Gelip bulsan da bir bulmasan da bir
(Çobanoğlu)
Çobanoğlu daim dost merağında
Bülbül feryad eder gül yaprağında
Veran olmuş gönlüm gam otağında
Mehman olsan da bir olmasan da bir
Ayağı Çobanoğlu açıyor, yol onun:
(Çobanoğlu)
Gezmeden oy bu dünyayı yoruldum
Derdimiz var amma dermanımız yok
Dağlar dumanlanmış yol vermez bize
Gam yükümüz vardır kervanımız yok
(Taşlıova)
İçimde sıkıntı gönlümde duygu
Hevesimiz vardır zamanımız yok
Felek neşterini vurmuş sineme
Çıbanımız vardır imkanımız yok
(Çobanoğlu)
Bülbül olan aşık olur gülüne
Feryad ile donanmaz mı iline
Felek dümenini almış eline
Vapurumuz vardır limanımız yok
(Taşlıova)
Ey felek sitemin ne idi bana
Bu yıllar hasretin yetti bu cana
Gönül denizinde koptu fırtına
Sandalımız vardır dümenimiz yok
(Çobanoğlu)
Çobanoğlu sinem yare olacak
Gel el vurma pare pare olacak
Dedim dostlar bir gün çare olacak
Ümidimiz vardır gümammız yok
(Taşlıova)
Şeref der bilmedim ben böyle hali
Yılların içinde oldum bir deli
Tersine mi esdi gaderin yeli
Denlerimiz vardır samanımız yok
Murat Çobanoğlu meselenin üzerine
kendini biraz daha toplamış olarak gidiyor:
(Çobanoğlu)
Sormazlar ki aşık nedir ehvalın
Gezmeden dünyayı yorulan gönül
Ellere kahrımı açamaz oldum
Feleğe dünyada darılan gönül
(Taşlıova)
Şüşeden de yuha yapmışlar seni
Bir ufah nefesde gırılan gönül
Gaderin halına şaşıp gezerim
Gendi yığvalınan darılan gönül
(Çobanoğlu)
Feleknen bir oyun oynuyamadım
Aşgın kazanında gaynıyamadım
Sağlam bir ağacı tanıyamadım
O çürük dallara sarılan gönül
(Taşlıova)
Neler vardır hayalında mesdinde
Aşk lekesi gördüm senin üstünde
Bazı bülbül gibi gülün kasdinde
Bazı darı gibi serilen gönül
(Çobanoğlu)
Çobanoğlu neden boşanmaz oldun
Kimler bilir rengin gül gibi soldun
Bilmem bu dünyada Yusuf mu oldun
Mısır'dan Mısır'a sürülen gönül
(Taşlıova)
Şeref der ki senin büyük zararın
Beş günlük dünyada yoktur bir karın
Eyvah gelip geçmiş senin migdarın
Geçmez akçe gibi sürülen gönül
Yine Murat Çobanoğlu önde ayak açıyor:
(Çobanoğlu)
Gönülün bağında bir bar besledim
Sana göndermiştim gül yarım yarım
Ben de söylediğin derde düşmüşem
Gel de bu üstüme gül yarim yarim
(Taşlıova)
Siyah saçta beyaz teller açıldı
Bakdım ki döküldü tel yarım yarım
Ben de söylediğin derde düşmüşem
Gel de bu üstüme gül yarim yarim
(Çobanoğlu)
Feryad edip bu sinemi dağlama
El ay geydi sen gareler bağlama
Bu dünyada gece gündüz ağlama
Biraz da yüzüme gül yarim yarim
(Taşlıova)
Dünyamız hancıdır insan da yolcu
Çalış bu dünyada olma yabancı
Sabah yeli olsun sana haberci
Sesinle göndersen tel yarim yarim
(Çobanoğlu)
Bu derdimi alem bildikten sonra
Düşmanım üstüme güldükten sonra
Dertli Çobanoğlu öldükten sonra
Getir mezarıma gül yarim yarim
(Taşlıova)
Şeref der ki hasret kaldım amandır
Yollar yokuş yüce dağlar dumandır
Ateşinden içim inler kemandır
Sevdanla seslenir tel yarim yarim
Söz Şeref Taşlıova'da.
Son ayağı Taşlıova veriyor:
(Taşlıova)
Derdim sazdan başka kimse anlamaz
Ona da el attım tel üzgün geldi
Dedim bir menzile varıp gideyim
Dağlar engel oldu yol üzgün geldi
(Çobanoğlu)
Dedim ki dostumla edem merhaba
Kaldırdım kolumu el üzgün geldi
Postacı dedi ki vardır bir haber
Satırlar bozulmuş pul üzgün geldi
(Taşlıova)
Bilemedim nedir geldi başıma
Mendil veren yok ki gözüm yaşına
Gam kasavet gelir peşipeşine
Aylar mı tersine yıl üzgün geldi
(Çobanoğlu)
Gönül defterini aldı katladı
Kader balon gibi hemen patladı
Süleyman emretti varlık topladı
Karınca yanına fil üzgün geldi
(Taşlıova)
Şeref der büyüktür benim bu acım
Eflatun gelse de yoktur ilacım
Vakitsiz gazeli döktü ağacım
Yapraklar kurudu dal üzgün geldi
(Çobanoğlu)
Çobanoğlu sitem seni dağladı
Aşkın teli kollarımı bağladı
Söyledim derdimi dostum ağladı
Bunu eşidenler el üzgün geldi