Bin dokuz yüz kırk ikinin yılında
Nice tüccar nice zengin aç kaldı
Mal kalmadı ireşberin elinde
Tükendi samanlar hayvan aç kaldı
Çiftler sürülmedi koşumsuzluktan
Tarlalar boş kaldı tohumsuzluktan
Çok atlar tay attı bakımsızlıktan
Arpa yoktur has küheylan aç kaldı
Köpekler uludu yalım yok diye
Gitmedi davara halim yok diye
Aşiret ağladı malım yok diye
Göçmedi yaylaya Türkmen aç kaldı
Ak bez bulamadık şal palaz giydik
Kefensiz çok ölü mezara koyduk
Un bulgur yok mısır kulağı yedik
Çoluk çocuk sabi sıbyan aç kaldı
Işıklar karardı gazlar tükendi
Kabadayı köy ağ'ları utandı
Aş ekmek yok süslü odalar kapandı
Hanedana gelen mihman aç kaldı
Dilenciler odalardan kesildi
Un çuvalı seklemlere basıldı
Düğün bayram bir köşeye kısıldı
Köy ağalar' sağdıçlar gelin aç kaldı
Ekmek İsa oldu göğe çekildi
Nice nazlı kızlar otlar yayıldı
Yolcular yoruldu düştü bayıldı
Kesildi dermanlar insan aç kaldı
Camuzlar ma dedi baktı samana
Öküzler inekler meledi dana
Başka zaman değil hele bu sene
Aşık Ali İzzet Özkan aç kaldı