Göçerdim haziranın beşine
Kara çadır kaplanırdı başına
Onuncu ayda karı çeken döşüne
Yurtların poyraza bakar Dilkolu
Yel estikçe ardıçların bükülür
Poyrazından hep çadırlar yıkılır
Koyun kuzu hep sulağına dökülür
Her yanın sulaktır Dilkolu
Üç halaka yan yana konardık
İkindinde kır atlara binerdik
Yetmiş gün durur da geri enerdik
Şimdi yurtlar issiz bekler Dilkolu
Şafağınan Topakdaş'a çıkardım
Silerine yörebine bakardım
Goyunu da Ganakçı'ya dökerdim
Ben de enginlerde kaldım Dilkolu
Guzuları Gabak Tepe'ye sürerdim
Sarıçiçekleri koklar dererdim
Göçerken de ben dalaya uğradım
Yayla kuşuydum bilin Dilkolu
Benim de hükümlü anam vardı
Dört yıl oldu kemikleri eridi
Yedin nice şahbazları yiğidi
Bir gün de beni yersin Dilkolu