Hele Osman'ım deli Osman'ım
Dini ayrı gavurlar ağlar
Kara kekil mor fesine
Gülgülü kefiye bağlar
Al atı teştte sulanır
Geri örküne dolanır
Her hekim bir yalan söyler
Can datlı galbim inanır
Al atı guyruk savurur
Geri sağrıya devirir
Ak elleri tabak dutar
Yemen kahvesi gavurur
Ak elleri tutar tabak
Kahve döver başı kabak
Araphasınlı içinde
Batkın imiş bizim ocak
İçerde gelin süzünür
Gapıda özne gezinir
İçi ibrişim gıyılı
Anayın evi bozulur
Hele bana gelsin efe
Zubun atlas şalvar çufa
Çerler alasıca gırat
Yıldızı değriyor gafa
Al atı yürür yel gibi
Başında efe gül gibi
Düşmanlar gana belemiş
Gömlek görünür al gibi
Gitti görünü görünü
Golu sürünü sürünü
Dönmüş de geri kişniyor
Al at biliyor yerini
Kısır kestirdiğim iğde
Gıratımın ağzı söbe
Düşman bizi eletmedi
Yara çok muyudu beyde
Evi görünmez atlıdan
Sofrası çıkar datlıdan
Günde üç bohça bozdurur
Kimi atlas kimi gutnudan
Ana şalım yok muyudu
Kıl golan kesti belimi
Al atımda engin geldi
Sıyırma yoldu golumu
Hasan Mehmed'i unuttu
Söğütlü'de düğün etti
Hep gırılsın Avşar eli
Oğlum eli bağlı gitti
Çuha seko sırma salta
Sallan babam oğlu sallan
Köyler imtihan oluyor
Dillen babam oğlu dillen
İmamgullu büyük Avşar
Ben geldim guruldu mahşer
Öyle değil mi bacısı
At kişner üzengi çığşar
Damımızın üstü otlu
Gardaş söyler dili datlı
Gardaş köy üstünden gelir
Altı üveyik gö kır atlı
Kara tabanca İngiliz
Sıkkın oturur mencilis
Bunda hiç darılmak olmaz
Gardaşa benzer hanginiz