Bir zaman bir çoban tuttular köye
Dediler bulunmaz eşi ayarı
Sürüyü gütmekte ustadır diye
Hep över dururdu köyün muhtarı
Çoban otururdu mani düzerdi
Gerdan kırar gözlerini süzerdi
Tilki gibi durmaz gece gezerdi
Yürütürdü kümeslerden kazları
Yazsam bu çobanı sığmaz destana
Neler etti değirmenci Mestan'a
Kazara bu çoban girse bostana
Soymadan yutardı on beş hıyarı
Bu çobanın bir beygiri var idi
Kemirirdi fidanları yer idi
Sağ tarafı görmez gözü kör idi
Hep solaydı bu beygirin zararı
Bir gün çoban korulukta oturmuş
Uyur iken kır beygiri yitirmiş
Meğer onu kurtlar yemiş bitirmiş
Derede bulundu eski yuları
Köylü uğraşırdı hasat zamanı
Biçer döver ayıklardı harmanı
Hırsız çoban hiç vermezdi amanı
Torba torba yürütürdü çavdarı
Çekilmezdi bu çobanın zortluğu
Tümsek tümsek yığın yığın otluğu
Köylüde un kalmaz deste kıtlığı
Hep doluydu bu çobanın anbarı
Her gün göze kestirirmiş iriyi
Öldü diye getirirmiş deriyi
Koyaklarda yatırırmış sürüyü
Külek külek sağıyormuş davarı
Köylü dayanamaz oldu sesine
Aç kalan kuzunun inlemesine
Bir daha geriye dönmemesine
Sürdüler çobanı köyden dışarı
Köylüler muhtara dediler hele
Nasıl inandırdın bizi bu kele
Sonunda muhtarı aldılar ele
Verdiler bir iyce tatar tımarı
Aşık Daimi'yim bu bir bilmece
Bakır kazan sütle doldu silmece
Köylü her işinde yaptı imece
Günden güne arttı kazancı karı