Feragat gelmişem fani cihandan hasm-i canandır
Ne bilsün mihribanlık resmin ol kim ehl-i nadandır
Felek dil-hahım üze dönmedi bergeşte devrandır
Nihal-i nazenimden cüda halim perişandır
Benim gönlüm kızıl gül gonçesi veş dopdolu kandır
Açılmak ihtiyar etmez eğer yüz bin bahar olsa
Bu bağın serv-kad bir lale-i zarımdan ayrıldım
Dıraht-i ömrümün şirin sühanbarımdan ayrıldım
Melamet eylemem Allah içün yarımdan ayrıldım
Hakikat rahının Mansur'iyam darımdan ayrıldım
Benim gönlüm kızıl gül gonçesi veş dopdolu kandır
Açılmak ihtiyar etmez eğer yüz bin bahar olsa
Firak-i düd-i hasrettir çıkan kandili canımdan
Semada kat-be-kat ebri bahar olmuş dehanımdan
Göreydi hüznümü Ya'kuub firar eylerdi yanımdan
Dem-a-dem burümuz eyler sada hep üstühvanımdan
Benim gönlü kızıl gül gonçesi veş dopdolu kandır
Açılmak ihtiyar etmez eğer yüz bin bahar olsa
Nihani şem'-i aşka yanmağa pervaneyim şimdi
İçi dildar ile memlu dışı biganeyim şimdi
Bırakmak ah u zarı hasrete gamhaneyim şimdi
Felek camında sem nuş etmişem mestaneyim şimdi
Benim gönlüm kızıl gül gonçesi veş dopdolu kandır
Açılmak ihtiyar etmez eğer yüz bin bahar olsa
Kaza peykanına nagah ciğerparem siper oldu
Nişane uğradı takdir-i Rabbani yerin buldu
Açup Per murg-ı ruhu Bağ-i Firdevs'e revan oldu
Terehhüm etmedi bu natüvanı yakdı yandırdı
Benim gönlüm kızıl gül gonçesi veş dopdolu kandır
Açılmak ihtiyar etmez eğer yüz bin bahar olsa
Saladır ehl-i aşka cem olup divanı görsünler
Saray-ı halvete hükmeyleyen sultanı görsünler
Melamet hırkasında gizlenen uryanı görsünler
Hele vaktim yok imdi Sırrı-i suzanı görsünler
Benim gönlüm kızıl gül gonçesi veş dopdolu kandır
Açılmak ihtiyar etmez eğer yüz bin bahar olsa