Nağme-hoş (...) pakize-dem
Mest-i ışık-u muhabbet (...) kalem
Zümre-i uşşakın olur hem-demi
Cümle esrarın odur hem-mahremi
Dedi bana hoş pend edüb (...) sen
Eyleme aludelere su-i zan
Zahid-ü fasık bilür Allah bir
Cümlesi bende-i dergahidir
Kalbe nazar eyler imiş ol kerim
Kaadir-ü gaffar'üz-zünub-u rahim
Dinle sen kısssayı nakleyleyim
Gördüğüm esrarı bütün söyleyim
Bin iki yüz altmış bir idi sal
Ankara'da oldu bu surette hal
Ankara sükkam gani ve fakır
Gördüler ol hali sagi-ü kebir
Cümlesi de Hakk'a gönül bağladı
Hem işiden hem görenler ağladı
İşte budur kıssa-i nuhuste
Işk ile sevda ile araste
Var idi bir şair-i şuride-hal
Tuti-i hoş-gu gibi şirin-mekal
Söyler idi nazm-ı bedihi he man
Şi'rde çekmez idi emek bi-güman
Ağzım açtıkta ol şirin-kelam
Nazm ile eyler idi arz-ı meram
Bilmez iri Şafiye ve Kafiye
Lik müsahhar idi ana kafiye
Sözlerinin cümlesi mevzun idi
Herkes anın nazmına meftun idi
Gerçi suhan-ğlukta ferd idi
Kendi gibi sözleri pür derd idi
Dertli idi mahlası biçarenin
Derdini verdi dil-i avarenin
Bulmuş idi şi'r ile ol yadigar
Geredeli Dertli diye iştihar
Derdi anın ışk-ı civanan idi
Pir iken de ışk ile suzan idi
Görse ne dem bir sanem-i hub-ru
Olur idi ışk ile eş'ar-gu
Medh-i civanan idi hem pişesi
Mey idi mahbub idi endişesi
Bu da acebdir ki ol mest-i harab
Işk ile etmiş idi bağrın kebab
Zikr'olunsa ger Haseneyn-i kerim
Eylendi anlara ta'zim azim
Sıbt-ı Nebi'den o kerem kanları
Can ile sevmişti ol sultanları
Yad olıcak vakıa-i Kerbela
Bu sakalın yolup eylerdi büka
Bir kişi ol vak'ayı hoş söylemiş
Bu dahi kendini zebh eylemiş
Şerha şerha sinesi şüruh idi
Gördük anın sinesi mecruh idi
Kuh-bülend üzre gezerken Veli
Bir kişi dahi buna demiş ki ey deli
Hazret-i masum civan iken şehid
Sen dahi sağ mı gezeceksin pelid
İşidicek bu sözü ol nim-can
Kendini dağdan atmış imiş heman
Kalmamış anın o zaman hiç sağ yeri
Yine olmuş idi ışkla dipdiri
İşte ol dıvane-i rüsva-yı ışk
Kays veş üftade-i sahra-yı ışk
Hal-i şebabında gezip çok sebil
Gördüğünün uğruna vermişti dil
Olmuş anın aşık-u aşüftesi
Musikide de görülmüş bestesi
Gördüğü amma ki bülend- iştihar
Alişan Bey denmek ile namdar
Büyüyüp ol tıfl-ı semmen-i hisal
Sıfat-ı mehasinle buldu kemal
Hüsn ile ol bir şeh-i huban idi
Mir değil doğrusu bir sultan idi
Biz dahi gördük ol beyi hayli dem
Doğrusu bir mir-i mehasin-şiyem
Nazik-ü nermin sühan-ü dil-nüvaz
Dertlilere lutfu ile çare-saz
Celbi kulub ile o ali-makam
Oldu kapıcıbaşılıkla bekam
Çünkü kerim idi ol mir (...) şiar
Eyler idi Dertli'ye çok i'tibar
Her nereye gitse ol mir-i kerim
Dertli'yi yanında eylerdi nedim
Dertli dahi ana gazel-han idi
Her sözünün başı Alişan idi
Çektiği dem badeyi can aşkına
Derdi bu sağar Alişan aşkına
Her ne zaman sazına verse düzen
Olur idi Alişan'a mudrıban
Geçti bunun üstüne çok mah-ü sal
Geçmedi ışkından ol aşüfte-hal
Işk ile serhoş idi serhoş idi leyl-ü nehar
Mesti idi medhuş idi leyl-ü nehar
Meygedeye her ne zaman girse der
Verir isen badeyi Dertli'ye ver
Parasını mir verirde badenin
Kaydı değil alek ol üftadenin
Badeyi içtikçe ol pir-i duta
Mir Alişan'a eyler idi dua
Bade idi ışk idi her sohbeti
Leyl-ü nehar mestlik idi adeti
Bir gece adetçe mest idi girar
Girdi Alişan huzuruna heman
Çok idi göçmek içün çün niyyeti
Ahirete vermiş idi rihleti
Etti Alişan Bey'e vafır dua
Dedi veda etmeğe geldim sana
Lik sen idin bana mani olan
Aşıkı maşukudur ancak tutan
İşte bu mansıba getirdin beni
Sen dahi yad eyle unutma beni
Perçemini eyleyeyim bus-ü şemm
Vakt-i vedadır ki bu demdir o dem
Çünkü eda etti meramın o pir
Açtı başın perçemin gösterdi mir
Pir heman perçemi etti şemm-ü bus
Ahirete rihlet içün çaldı kus
Çıktı huzurundan ederek sema'
Cümle tevabi ile etti veda
Eyledi tevhid ile hatm-i kelam
Dertli de dermanım buldu tamam
Buldu aralıkta bir eski hasir
Yattı anın üstüne can verdi pir
Vasıl-ı Hak oldu verdi canını
Dertli de buldu hele dermanını
Aşık'ın ahvali böyle ey habir
Anla nedir kıssa-i pir ile mir
Aşıkı alude görüp söz söyleme
Mest deyü herkesi zemmeyleme
Kıssadan al hisseyi ey nik-nam
Aşık olan böyle olur vesselam