Bu kuru ağacın başında şapkan duruyor
Ak gümüş şimdi boşuna parlayıp duruyor
Gelmezsen bu yolculuğun sonunda
Ah yalnız yüreğim sızlayıp duruyor
Yedi yaşına gelince Kur'an'a verdim
Okusun diye mollaya koyuverdim
Arkasında ablası yok bacısı yok
Yalnızımı kocaya niçin verdim
Okuyayım dediğini atımı bağlayıp
Bağladığım yerde dursun ağlayıp
Gelince elli beşe zavallı bahadır
Doğar mı artık çocuk Balgın gibi
Sevgilim söyleyeyim nasıl idi
Yağda pişmiş hurma tatlısı gibi idi
Kendimi översem kendim ululaşırım
Kendi yaşında olanlar arasında başta idi
Sevgilim anlatayım ulu şehrim
Sarardı senin ile apak yüzüm
Kış ortası geldi böyle bir ıstırap
Bozuldu kendi başıma kurmuş şehrim
Ak keçi geliyor bak yavrusuna
Süt veriyor ak memeden yavrusuna
Yanıma gel ikimiz de ağlayalım
Gider belki tanrının da kullağına
Ak keçinin artık iki yavrusu var
Birinin bak hep sarkmış kulağı var
Ak keçi semaya bak otunu ye
Bulursun yine yavru sağlığın var
Ak keçi sen kederli ben kederli
Yarattı bir yaratan beş kederli
Ak keçi semaya bak otunu ye
Acaba tanrı verir mi bize yavru
Döjön boyundan halk geçiyor
Bir kat şapandan soğuk geçiyor
Ah ben ağlamayım kim ağlasın
Balgın'ın şimdi artık ayı geçiyor
Döjön boyunda yalnız bir mezar vardı
Acımadı tanrı yalnızı aldı
Elli beşine gelen zavallı bahadır
Yalnızdan ayrılarak kayguda kaldı