De be deli gönül ne güne durun
Hodri meydan denilecek zamandır
Payam çiçeğine dayanmaz burun
Çelebi’ye inilecek zamandır
Gün pulur’dan bizim ele doğanda
Karanlığı ala dağ’dan koğanda
Gün burnuna çiğ damlası yağanda
Hoşirik’e inelecek zamandır
Hop’un başı nede güzel görünür
Yazılarda ince sisler sürünür
Osman başı ala renge bürünür
Yoncaları yenilecek zamandır
Kuzgeçe’de horozların ötende
Dallarında taze yaprak bitende
Ne burada ne de daha ötende
Tam içinde olunacak zamandır
Yamaçlarda sultan navruz kokuşur
Hekemat’ta eşkiceler çıkışır
Mezarlıkta gıdiklerin tokuşur
Karlı pekmez yenilecek zamandır
Kazıklarda çizmelerin çezilir
Masuralar iki sıra dizilir
Yöz on arşın çezme nasıl gezilir
Sütlü kaymak yenilecek zamandır
Beydemir der vardım kırk üç yaşına
Bırak saçı aklar düştü kaşına
Beni senden koğanların başına
Yumruk yumruk vurulacak zamandır
Böğürtlen deresi koyu serindir
Fellahlarda kollarını gerindir
Nerde olsa gönül Ağın yerindir
Eğin ağzı çalınacak zamandır