Biz üç kişiydik
Bedirhan Nazlıcan ve ben
Üç ağız üç yürek üç yeminli fişek
Adımız bela diye yazılmıştı dağlara taşlara
Boynumuzda ağır vebal koynumuzda çapraz tüfek
El tetikte kulak kirişte
Ve sırtımız toprağa emanet
Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık
Deniz çok uzaktaydı
Ve dokunuyordu yalnızlık
Gece uçurum boylarında
Uzak çakal sesleri
Yüzümüze ekmeğimize
Türkümüze çarpar geçerdi
Göğsüne kekik süredi Nazlıcan
Tüterdi buram buram
Gizlice ona bakardık
Yüreğimiz göçerdi
Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan'ı
Ateşböcekleriyle bir oldu kırpışarak tükendi
Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza
Kurşun gibi mayın gibi tutuşarak tükendi
Oy Nazlıcan vahşi bayırların maralı
Nazlıcan saçları fırtınayla taralı
Sen de gider miydin böyle yıldızlar ülkesine
Oy Nazlıcan oy can evinden yaralı
Nazlıcan serin yayla çiçeği
Nazlıcan deli dolu heyecan
Göğsümde bir sevda kelebeği
Nazlıcan ah Nazlıcan
Artık yenilmiş ordular kadar
Eziktik sahipsizdik
Geçip gittik parka ve yürek paramparça
Gerisi ölüm duygusu gerisi sağır sessizlik
Geçip gittik Nazlıcan boşluğu aramızda
Bedirhan'ı bir geçitte sırtından vurdular
Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları
Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca
Titredi ve iki yana düştü kolları
Ölüm bir ısırgan otu gibi sarmıştı her yanını
Devrilmiş bir ağaçtı ayışığında gölgesi
Uzanıp bir damla yaş ile dokundum kirpiklerine
Göğsümü çatlatırken nabzımın tükenmiş sesi
Sanki bir şakaydı bu birazdan uyanacaktı
Birazdan ateşi karıştırıp bir sigara saracaktı
Oysa ölüm sadık kalmıştı randevusuna ah
O da Nazlıcan gibi bir daha olmayacaktı
Ey Bedirhan katran gecelerin heyulası
Ey Bedirhan kancık pusuların belası
Sen de böyle düşecek adam mıydın konuşsana
Ey Bedirhan ey mezarı kartal yuvası
Bedirhan mor dağların kaçağı
Bedirhan mavi gözleri şahan
Zulamda suskun gece bıçağı
Bedirhan ah Bedirhan
Biz üç kişiydik
Üç intihar çiçeği
Bedirhan Nazlıcan ve ben
Suphi