Anadolu'da çocuk, ailenin devamı için şarttır. Ayrıca bu çocuğun oğlan olması ise daha bir güzeldir. Oğlan çocuğuna bir başka değer verilir.
Yüzyıllar önce Anadolu'nun bir yerinde, bir Türk Beyi sevdiği bir kızla evlenmiş. Yıllar geçmiş beyin çocuğu olmamış. Zamanla Türk boyu bu yüzden yasa boğulmuş. Beyin anası bu durumdan yakınarak "A beyimiz yarın sen bu dünyadan göçersen, soyumuza kim belik edecek" demiş.
Zamanla beyi karısının çocuğu olmuyor diye, başka bir kızla evlenmek için zorlamışlar. Ancak bey karısını seviyormuş. Karısı da bu töreye razı olmuş, hatta beye yakışacak en iyi kızı kendisi aramış. Duygularını dışa vurmamış.
Zaman sonra beyin düğünü yapılmış. Bey evlendikten sonra beyin eski karısı da üzüntüden dağlara çıkmış. Kafası estiği gibi dere tepe gitmiş. Bir dereden geçerken uzunca bir ak taş bulmuş. Bu taşı kundağa sararak Tanrı'ya bu taşa can vermesi için yakarmış. Tanrı kadının dileğini yerine getirerek ak taşa can vermiş. Daha sonra bu olay halkın dilinde efsaneleşip türkü haline gelmiş.