Şevki, yakışıklı, sesi, sözü ve sohbeti tatlı sanatkar ruhlu bir hovarda. Evi, ailesi ve çocukları var. Var amma gençlik heyecanıyla yaşayan bir kişi olan Şevki Bey'in "Hafize" isminde bir de sevgilisi var. Sevgi ve saygıyla kabullendiği evi yanında bir de Hafize'ye açmış olduğu bir yuva var. Aşk ve heyecanı bu yuvada buluyor. Hafize'yi deli gibi seviyordur.
Şevki Bey'in büyük oğlu Tevfik de bu ilişkiden haberdardır. Fakat Hafize'nin de kendisini bir evlat gibi yürekten sevmesi ve kendisinin yetişmesine önayak olması Tevfik'in bu maceraya göz yummasına kafidir.
Tevfik sık sık bu güzel, kibar ve neşeli kadını ziyaret eder. Şevki Bey'le Hafize'nin bu ilişkisini zamanla ev halkı da duyar. Fakat Şevki Bey'in mevkii hatırı için bu ilişkiye ev halkınca boyun eğilir.
Bir gün Tevfik ile ev hizmetçileri Ali adındaki çocuk, akşam üzeri Hafize'nin evine giderler. Kapıyı çalarlar, aralarındaki işarete rağmen kapı açılmaz. İçeriden yanık kokusunun geldiğini hissedince, güçlü bir çocuk olan Ali kapıyı omuzlar. İçeri girdiklerinde Hafize'nin boğularak öldürülmüş olduğunu görürler. Olaya yangın süsü vermek gayesiyle de mangaldaki ateş etrafa saçılmıştır.
Bu haber Korukoğlu Şevki'ye ulaştığı andan itibaren Şevki Bey deliye döner. On gün odasına kapanır. İşte o günlerde bu türküyü bizzat kendisi yakar.
Aradan yıllar geçer, fakat Hafize'nin aşkı bir türlü geçmez. Harput'ta oturamaz artık. Vazifesini Palu'ya naklettirir. Hafo'ya olan sönmeyen aşkıyla orada hayatını sürdürür.