Olay, bundan yaklaşık 300 - 350 yıl önce Türkmenlerin göçer yaşadığı bir dönemde Kırşehir, Çiçekdağı yöresinde meydana gelmiştir. Şiirde geçen 'Armıtlı' ise şimdilerde Çiçekdağı'na bağlı 'Armutlu' olarak bilinen bir köyün adıdır.
Yörenin aşiret beyinin oğlu ile başka bir ünlü aşiret beyinin kızı evlendirilir. Yedi sene çocukları olmaz. Gelinin kaynanası durmadan gelini sıkıştırır. Kayınbabası ise soyunun devamı için ille de çocuk istemektedir. Aşiret beyinin oğlu bu evliliğin mutluluk getirmediğini, buna da gelinin sebep olduğunu her fırsatta gelinin başına kakar. Gelinini çok seven kaynana hocalara, hekimlere, ebelere başvurur, çeşitli otlardan ilâçlar yaptırır, fakat bir netice alamaz.
Yedi sene sonra gelin bir oğlan dünyaya getirir, aşiret çok sevinçlidir, kırk gün şenlikler düzenlenir, oğlanın adını 'Bulduk' koyarlar. Artık bahar ayları gelmiş, aşiret yaylaya göç kararı almıştır. Gelin çocuğunu yatırır beler ve bir devenin üstüne özel olarak yapılan beşiğe koyar. Aşiret, karanlık bir gece ağaçlık bir bölgede yollarına devam ederken beşik bir ağacın budağına takılır kalır.
Hiçbir şeyden haberi olmayan kafile, sabah konakladıklarında yavrusuna meme vermek isteyen ana, devenin üstünde yavrusunun beşiğini göremeyince çılgına döner, oracıkta düşer, bayılır. Bunu duyan aşiret mensuplarını derin bir üzüntü kaplar, ana baba başta olmak üzere aşiret, geldikleri yoldan geri dönerek yiten çocuğu aramaya koyulurlar. Fakat bir müddet sonra başına kuzgunların üşüştüğü bebeğin ölüsüyle karşılaşırlar. Yöre halkı, bebeğin takılıp kaldığı yerin yakınındaki bir köye 'Beşikli' adını vermiştir. Verilen mısralar bir ananın yürekler paralayan feryadıdır.