Avrupalı büyük devletlerin Osmanlı devletine karşı takındığı olumsuz tavır neticesinde, bağımsızlık emelinde olan Sırbistan ve Karadağ, 1 Temmuz 1876'da Osmanlı devletine savaş açtı.
Savaşı kazanacağına inanan, fakat büyük devletlerin müdahalesinden çekinen Osmanlı devleti, ilk önlem olarak, Sırbistan'ın Paris anlaşmasına aykırı davrandığını ve kendini savunmak için savaşa başladığını bildirdi. Osmanlı ordusunun Sırp saldırılarını durdurması ve Sırbistan topraklarına girmesi üzerine Prens Milan, büyük devletlere başvurarak ateşkes için yardım istedi. Osmanlı, Sırbistan'ı kendi egemenliğinde saydığı için başka devletlerin karıştığı ve himaye ettiği bir ateşkesi kabul etmedi.
Büyük devletler bu koşulları kabul etmeyerek Osmanlı devletinden ağır ödünler içeren taleplerde bulundular. Bununla da yetinmeyen Rusya, Osmanlı devletine bir nota vererek iki aylık bir ateşkes imzalamasını, yoksa savaş açacağını bildirdi. O günkü koşullarda Rusya ile bir savaşın aleyhte sonuçlar vereceğini düşünen Osmanlı devleti 1 Kasım 1876'da ateşkes imzalamak zorunda kaldı.
Avrupalı devletlerin ve Rusya'nın üzerine çullanması nedeniyle bütün cephelerde savaşan Osmanlı devleti 1912 ve 1913'teki Balkan Savaşlarında toprak kaybının yanında binlerce vatan evlâdını yitirdi.
Bunlardan birisi de Hacı Bektaş'ın Barak köyünden Habip adlı bir gençtir. Habip'in babası sıtma hastalığından vefat etmiş, genç yaşta dul kalan anneleri Ümmüye, çocukları Hüsne'yle Habip'i bin bir zorluklar içinde büyütmüş, oğlu Habip'i Osmanlı ordusuna askere yollamıştır. Hayatta tek umutları olan oğlunun tezkeresini beklerken ölüm haberini alan ana kız, birlikte şöyle feryat etmişlerdir:
Aman kurban olam oğul Habip saçın teline
Gözüm yaşı döndü Tuna seline
Seni nasıl göndereyim Habip gurbet iline
Onmasın onmasın sebep onmasın
Habip'e kıyanlar muraz almasın
Aman kurban olam gardaş Habip usul boyuna
Gözüm yaşı döndü Tuna suyuna
Sensiz nasıl girem Habip babam evine
Onmasın onmasın sebep onmasın
Habip'e kıyanlar muraz almasın
Aman elimde aldılar oğul Habip körpe fidanım
Düşüverdi dayandığım duvarım
Yıkılsın ocağı Habip sönsün Tunanın
Onmasın onmasın sebep onmasın
Habip'e kıyanlar muraz almasın
Aman gide gide gardaş Habip bir söğüde dayandım
O söğüdün acısıynan boyandım
Karlı dağlar gibi Habip sana güvendim
Onmasın onmasın sebep onmasın
Habip'e kıyanlar muraz almasın