Kırşehir, Mucur, Karakuyu köyü halkı, Hacıbekirler ve Kodallılar adıyla bilinen iki aileden oluşmaktadır. İki aile de Karacayurt Türkmenidir. Kodallı cemaati, Reyhanlı aşireti içerisinde 1865 Fırkai Islahiye'ye karşı gelmeyerek şimdiki yurtlarına iskân edilmişlerdir.
Bu köyün Kodallı eşrafından olan Şükrü Sert (Çavuş), 1317-1949 çevresinde sayılan, sevilen, hane sahibi, ağa olarak tanınan ve iyi ata binen değerli bir insandır. Otoriter bir kişiliğe sahip olan Şükrü Çavuş, 18 yaşındaki oğlu Hüseyin'i evlendirir. Babayiğit, Yakışıklı Hüseyin ise karşı kabileden bir geline gönlünü kaptırır. Gelinin gönlüde Hüseyin'e düşer. İki genç birbirini delicesine severler. "Seven gönül ferman dinlemez" dercesine geleneklere ters düşen bir iş yaparak birlikte kaçarlar. Hüseyin'e kaçan Fatma (Balı), karakol ve mahkemede Hüseyin'e kendi isteğiyle kaçtığını söyler.
Bu olay üzerine iki kabile birbirine girer. Gördükleri yerde birbirini rahatsız ederler. Gençler, tarlada, yazı-yabanda, koyun-kuzu güderken kavga ederler. Kadınlar, su yolunda ağız dalaşı yapar. Olay karakolluk ve mahkemelik olur.
Evli olan oğlu Hüseyin'in komşusunun gelinini kaçırması baba Şükrü Çavuş'u çok üzer. Üzüntüsünden sağlığı iyice bozulur. Çağın amansız hastalığına yakalanır. Ankara'da tedavi görür ve köyüne döner. 10-08-1949 yılında bu hastalıktan kurtulmayarak vefat eder. Bölge halkı tarafından çok sevilen Şükrü Çavuş'a Mikail köyünden Âşık Duran şu ağıdı söyler:
Nice beyler kapısına inerdi
Şükrü Ağa da dehşet ata binerdi
Karısı Hürü de boyun severdi
O da benim için ağlar mı acep
İyi olurum belki ümidi kesmen
Şu koca köy bana olmuştu hasman
Sana diyom sana amucam Osman
O da benim için ağlar mı acep
Yükledim yükümü eyledim demet
Muraz almak için çok çektim zahmet
Canım ciğerim kardeşim Ahmet
O da benim için ağlar mı acep
Ankara'dan geldim hastayım yine
İki körpe kızım Ayşe Raziye
Yasımı tutsun da hemşirem Döne
O da benim için ağlar mı acep
Bende Hüseyin'in derdinden gittim
Bu derdin elinden eridim bittim
Hasan'ı Hüseyin'e emanet ettim
O da benim için ağlar mı acep
Kapatmayın odamı daim işlesin
Kuzularım ağlamayı boşlasın
Kır atım da acı acı kişnesin
O da benim için ağlar mı acep
Gözüme göründü Karakuyu düzü
Ecel unutturur oğulu kızı
Âşık Duran söyler acıklı sözü
O da benim için ağlar mı acep
***
Oğlu Hasan'ın Ağıdı
Babası Şükrü Çavuş'u 9 yaşında iken kaybeden Hasan Sert, üzgün ve çaresizdir. Babasını arkasında kale gibi gören ve ona güvenen Küçük Hasan, çocuk denebilecek yaşta üzüntüden sigaraya alışır. Yegane arkadaşı sigara olur. Yemeden içmeden kesilir. Bu nedenle bünyesi zayıf düşer. Askerliğini yapar ve evlenir. 2 kız, 2 oğlan çocuğu olur. Bir müddet sonra kalp hastalığına yakalanan Küçük Hasan 12-01-1979 yılında 38 yaşında ölür.
Babası ve kardeşinin ölümüne sebep olduğu kanısına varan Hüseyin Sert (Çavuş), üzüntüsünü kardeşi Hasan'a yaktığı şu ağıtla dile getirir:
Ayrıldım evimden uzadı yolum
Köyüm Karakuyu Kırşehir ilim
Hastaneye vardım tutuldu dilim
Kuzularım yetim kalıyor felek
Bir zaman Tuzla'ya attım postumu
Ahbaplarım umudunu kesti mi
Pardüsümle örtün benim üstümü
Yatağım yorganım kalıyor felek
Benim öleceğim hiç gelmez düşe
Kara haber verin yarene eşe
Hasret gidiyorum bacı kardeşe
Hasretim mahşere kalıyor felek
Arkadaşlar gelmiş eşer kabrimi
Gel oldu Mevlada dönemem geri
Karım Ayşe ile validem Huri
Kuzularım yetim kalıyor felek
Cenazemi burdan koyman götürün
Bir gece evimde beni yatırın
Dört yavrumu başucuma getirin
Kuzularım yetim kalıyor felek
Adıma Hasan derler sayadıma Sert
Bir genç insan idim doğru sözlü mert
Beni aldı gitti bir onulmaz dert
Şu benim gençliğime kıyıyor felek
Hüseyin Çavuş sen uzatma sözü
Ömrüm kışla geçti gelmedi yazı
Hakka ısmarladım Ahmet'im sizi
Burada kesiyom sözümü felek