Osmanlı'yı yıkma planlarının uygulanmaya başlandığı yıllarda Ermeniler asırlarca birlikte yaşadıkları komşuları Türkler'e işkence ve katliamlara başlamışlardı. Devletin dış ülkelerin baskısıyla Ermeniler'e karşı gevşek davranması Bahçe Müftüsü'nü ve onun gibileri harekete geçirmiş ve iş başa düşmüştü. Bahçe Müftüsü, Ermeniler'le savaşmak isteyen Türkler'e önderlik etmiştir. Dış ülkelerin baskısıyla Ermeniler'e karşı savaşan liderler cezalandırılmışlardı. Bahçe Müftüsü Mehmet Efendi de Erzin mahkemesi tarafından idama mahkum edilmişti. Ceza infaz edildikten hemen sonra Padişah II. Abdülhamit'ten af kararı geldiyse de gecikmişti. Müftü Mehmet Efendi ve kardeşi Yusuf için anası Güllü Hatun aşağıdaki ağıdı yaktı:
Biri Yusuf biri Müftü
Böylem'Osmanlı'nın ahtı
Yusuf'umu öldürenin
Yıkılsın sarayı tahtı
Gül ağacın budamışlar
Gülü gonca açsın diye
İkisin de öldürmüşler
Ocacığı batsın diye
Müftü'nün sakalı gara
Yusuf'umu çekmen dara
Kefinneri boğazında
Hep asmışlar sıra sıra
Müftü güneş Yusuf ayım
Vezir kefenneri geyin
Habar alır avratları
Dayan oy yüream dayan
Gül ağacı boğum boğum
Gül yaprağın döktü bugün
Yusuf'umun çift gelini
Bülbül oldu öttü bugün
Yusuf oğlum kibar bekar
Ayağına çizme çeker
Dolansa saraya varsa
Kaymakam ayağa kalkar
Erzin'in de içi sulu
Seni astıran gavur oğlu
Sana ayan olmadı mı
Sen ulaş Hazreti Ali
Hem okuyan hemi yazan
Evimi odamı bozan
Elim'aldım çift sarığı
Gapı gapı eller gezem
Değirmenin yolu güzel
Yel eser de kumu tozar
Müftü'm darağacın görünce
Değirmenin için gezer