1940'lı yılların başında, Reşadiye Nebişeyh köyünde yaşayan, saygın, maddi durumları iyi ve birbirleri ile de akraba olan Hatipoğulları ve Dallıoğulları aileleri vardır.
Uzun süredir muhtarlık yapan Hatipoğlu, muhtarlık seçimini kaybetmeyi içine sindiremez. Hatip isimli yeni muhtarın seçilmesine yardımcı olan Dallıoğlu'na çok kızar ve desteğini çekmesini ister, ancak desteğin devam etmesi, iki ailenin arasını açar.
Hatipoğlu'nun çocuklarından Mehemmet'in (Mehemmet, aynı zamanda Dallıoğlu'nun kızı Nazile ile evlidir) Dallıoğulları'na gördüğü her yerde küfretmesi, iki ailenin arasını daha da açar.
Yayla mevsimidir. Köylünün de yaylada olduğu bir gün, Dallıoğulları'nın çocuklarından Teyfik ile kardeşi Ömer de dağa giderler. Bunları takip eden Mehemmet, dağda iki kardeşi sıkıştırır ve yeni muhtar Hatip'i desteklemeyeceklerine, onun konuklarını ağırlamayacaklarına söz vermelerini ister. Bir tatsızlık çıkmasını istemeyen Teyfik, alttan alarak "Peki enişte" der.
Ormandan yaylaya dönüşte Mehemmet; önüne gelene, "Dallıoğulları'nı söverek ve döverek yola getirdiğini" söylemeye başlar. Teyfik ise bunun asılsız olduğunu söyler. Bunun üzerine Mehemmet, Dallıoğulları'na, evlerinin önünde yine sövmeye başlar.
Teyfik; "Enişte, yapma!.. Benden bulma!.." dese de, kar etmez. Mehemmet; "Ulan ormanda sesin çıkmıyordu, yaylaya gelince cesaretin mi arttı?" diyerek yerden aldığı taşı fırlatır. Kağnının tekerine çarpan taşın, oradan sekerek Dallıoğulları'nın gelininin kafasını kırması üzerine sabrı taşan Teyfik tabancasını çeker ve tek kurşunla eniştesi Mehemmet'i öldürür.
Bu olay üzerine Hatipoğlu türküsü yakılır.