Zahide tipik bir Anadolu bozkır sevdasının öyküsüdür:
Çevrede Arap Mustafa diye tanınan kişi; 1901 yılında eski adıyla Mecidiye yeni adıyla Çiçekdağı'nın Orta Hacı Ahmetli köyünde dünyaya gelir. Küçük yaşta anne ve babasını da kaybedince daha on yaşlarında bu köyün zenginlerinden Hacı Bürozet Ahmet Ağa'nın kapısına çiftçi durur. Mustafa yirmi ikisine geldiğinde zengin ağasının hizmetinde on iki yılını devirmiş çıta gibi bir delikanlıdır. Ağasının on dört yaşındaki kızı Zahide'ye tutulur. "Sana vermezler" deseler de bütün cesaretini toplayıp ağasından Zahide'yi ister fakat eli boş döner. "Gayrı bu ellerde durulmaz" diyen Mustafa diyar-ı gurbetlere çıkar ve gittiği her yerde Zahide'nin yüreğinde sönmeyen aşkını söyleyip çalmaya başlar.
Sonradan ağasının Zahide'yi Molla Hasan'a verdiğini duyunca tümden can evinden vurulur. Mustafa 1966 yılında altmış beş yaşına geldiğinde yüreğinde taşıdığı bu dinmez aşkla ölür. Ölmeden önce gurbet ellerde Zahide'ye yaktığı; kimilerine göre altmış, kimilerine gör yüz beyitlik türkü Anadolu bozkırlarının ortasında tüm Anadolu'ya uçar.
Arap Mustafa'nın kavuşamadığı Zahide'si ondan bir yıl önce elli yedi yaşında ölür. Yöre halkı sağlığında kavuşamayan bu iki sevdalıya saygının en güzelini her ikisinin mezarını da Hacı Ahmetli köyü camisinin avlusunda yan yana getirerek gösterir.