Eskiler, "Beylik, soydan gelir; ağalık, varlığa dayanır" demişler. Kimin ağası zenginse onun uşakları, aşireti de bolluk içinde yaşardı. Başka bir deyişle, ağa dediğin varlıklı olacak, eşine, dostuna, aşiretine her türlü yardımda bulunacak.
Ağıda konu olan Terkeşlioğlu Hasan Ağa tıpkı Dede Korkut öykülerinde görüldüğü gibi destansı bir kişiliğe sahiptir. Kendisi de bir şair olan Hasan Ağa, olayların içinde bazen usta bir ozan, bazen bir savaşçı, bazen de güçlü bir düzyazı anlatıcısı içinde görülmektedir.
Ayrıca, arkasında 300, 500 atlısı bulunan derebeyi görünümündeki Terkeşlioğlu Hasan Ağa, bölgenin en büyük yöneticisi olan Sivas valisiyle de dostluk, kirvelik ilişkisi içindendir.
Öte yandan, ailesi Kayseri, Talas'tan gitme, İstanbul doğumlu Ermeni Gülbankyan (Kalust Sarkis) de Hasan Ağa ile dostluk kurmuştur. Çünkü büyük tüccar Gülbankyan, Hasan Ağa'nın hükmü altındaki Avşar obalarından pastırmalık büyükbaş hayvan sürüleri almakta, onlara diğer ihtiyaç maddeleri satmaktadır. Gülbankyan, 1902 yılında İngiliz uyruğuna geçecek ve Musul petrollerinden yüzde beş pay alacak ve adı "Mister Yüzde Beş" olarak anılacaktır.
İşte Sarız'ın Destiye köyünden ve Avşar'ın Torun obasından olan ve 19. yüzyıl Osmanlı mahkeme kayıtlarında da adı geçen bu aşiret ağası böylesine nüfuzlu bir kişi.
Gelgelelim, Hasan Ağa'nın büyük bir derdi vardır: Çocuksuzluk... Dokuz kez evlenmesine karşın yine de hiç çocuğu olmamıştır. O zamanlar evlatsızlık, hele erkek evladı olmamak toplumda horlanılan, kınanılan bir durumdu.
İlk hanımı Dudu Hatun'dan çocuğu olmayınca Tomarza tarafından, beylerden bir kız alır, ama gerdek gecesi bu kız, Hasan Ağa'ya: "Bey kızı da boz adama (halktan adama) varır mıymış?" diye söz dokundurur, onu aşağılamaya çalışır. Bu sözlerden çok alınan Hasan Ağa hemen o gece kızı alıp babasına götürür. Sonra araya büyük beyler girer. Ve iş tatlıya bağlanır. Fakat yine de beyler inat olsun diye bu kızı Hasan Ağa'nın köyüne yakın bir köye gelin verirler.
Bey kızının bu evlilikten bir oğlu ve bir kızı olur. Çocuklar şöyle büyüyüp ala toraşan olunca anneleri altlarına at verip Hasan Ağa'nın köyüne yollar. Çocuklar Hasan Ağa'nın kapısından şöyle bir geçerler. Artık çok yaşlanan Hasan Ağa bu çocukların kimin nesi olduğunu sorar. Durumu anlayınca da çok üzülür.
Bey kızının inadından ve intikamından alınan Hasan Ağa'nın gözleri dolu dolu olur ve gümreni gümreni bu ağıdı söyler.