Daha bin dokuzlu yıllara geçmeden önce, Çukurova yöresinin şöhretli beylerinden İmirzeoğlu Hacı Ali Bey evlenmek ister. O tarihlerde Osmaniye'nin Araplı köyünden güzelliği ile ün salmış İbişinoğlu'nun kızı Selver'e dünür olur.
Hacı Ali Bey, arkadaşı Celleoğlu Halil Efendi'ye bir mektup salarak, yanına gelmesini ister. Halil Efendi (Turgut):
- "Buyur Bey" deyince:
- "Seninle bir yere gideceğiz" der. Ve birlikte atlarına atlayıp Araplı köyündeki güzel kızın evine inerler.
Hacı Ali Bey nüfuzlu bir bey, öyle her eve konuk olmaz. O yüzden evde bir heyecan, bir telaş başlar. Hemen bir kısır koyun kestirilir, gelenek görenek gereği genç kız Selver Hanım, Türkmen giysisi içinde kahve getirir. Kahveyi verdikten sonra usul gereği geri geri çekilip karşılarında yan durur.
Beni taraftan Celleoğlu Halil Efendi, kızı ilk görür, onun güzelliğine hayran kalır, içten içe ona vurulur, fakat belli etmez. Celleoğlu Halil Efendi aynı zamanda şair olduğundan Selver Hanım üzerine bir türkü söyler.
Olanlardan alınan Hacı Ali Bey:
- "Vallahi de billahi de ben bu kızı almam. Aha sana 50 madeni lira nişan parası, istiyorsan kızı sen al" der.
Fakat Celloğlu (Celiloğlu) Halil Efendi, İmirzeoğlu Hacı Ali Bey'in korkusundan bu teklifi reddeder. Hacı Ali Bey'den çekindiklerinden, kızı başka kimse alamaz, ortada kalır, ergen olarak ölür.
Başka bir ağıt anlatıcısına göre ise yıllar sonra kızı Bulanık (Bahçe / Adana) köylerinden birine gelin verirler. Orada ölür.
O zamanlar Araplı köyü Haruniye üstlerine, Gavur dağına yaylaya çıkardı. Araplı köyü Tecirli Türkmenlerindendir.
Şimdi kızın mezarı Haruniye yakınlarından geçen, Sabun Suyu kenarında, Gökçeçayır köyü civarında, bir tepe üzerindedir.