Avşar boy beylerinden Hacı Bey'in torunu olan Ziya Bey, Pınarbaşı'nın Sıradan köyünde otururdu.
1946 yılında, Tomarza Zelhin beylerinden birisi, o zamanlar Saçlı köyünde oturan Ziya Bey'in amcası kızına dünür oluyor. Fakat kızın rızası olmadığından bu iş sonuçsuz kalıyor.
Bunun üzerine bazıları, "Canım zorla alın kaçırın" diye Zelhinlilere akıl vermeye kalkınca, onlar da, "Asla olamaz, biz Ziya Bey'den korkarız" diyorlar. Bu arada da Ziya Bey'in bacıları, "Siz ondan çekinmeyin Ziya Bey'i bize bırakın" diye güvence veriyorlar. Öte yandan bu olup bitenlerden, bu konuşmalardan Ziya Bey'in hiç haberi yoktur.
Bir akşam, evde kimsenin bulunmadığı sırada, Saçlı köyündeki Rıza Bey'in kızı Döndü'yü basıp kaçırıyorlar. Ama bu kaçırma işine kız bir hayli direniyor, gitmek istemiyor. Kız kaçırmada görevli olanlardan bir tanesi kurnazlık yapıyor, karanlıkta, "Ziya Bey, bak, kız gitmek istemiyor" diye yüksek sesle bağırıyor. "Ziya Bey" sözünü duyan kız direnmeyi bırakıp onlara teslim oluyor. Çünkü Ziya Bey'in yörede hem beylikten gelen, hem de kişisel olarak önemli ve belli bir ağırlığı vardır. Yukarıda da değinildiği gibi, Ziya Bey'in bunlardan hiç haberi yoktur.
Üç ay kadar sonra kız jandarmalar tarafından yakalanınca ifadesinde, "Beni kaçıranların içinde Ziya Bey de vardı" dedi. Böylece kız da işin aslını anlamamıştı.
Ziya Bey bu ifadeye son derece üzülür, kendisini karakola, mahkemeye çağırırlar, gitmez. Böylece "kaçak" durumuna düşer. Jandarma, müfreze, takip...
Derken bir gece, kış mevsiminde jandarmalar Sıradan köyündeki Ziya Bey'in evini çevirirler. Bu arada kız, Ziya Bey'le evlenir.
Ziya Bey ahır damının kapısından kaçarken, jandarmalar tarafından kafasının arkasından vurularak öldürülür.