İkinci Dünya Savaşı'nın kıtlık yıllarında, Avşar yöresinden çok sayıda insan Çukurova'ya çalışmaya giderdi. Orada çalışırken, bekar odalarında, samanlıklarda yata yata bin bir zahmetle para kazanırdı. O sıralarda sigorta, sağlık gibi örgütler olmadığından işçilerin hiç bir güvenceleri yoktu. Ayrıca sıtma, pire, bit ve salgın hastalıklar bu insanları çok kötü durumlara düşürürdü.
1941 yılında Tomarza, Emiruşağı köyünden, bir ocağın bir umudu Çapar Ali de çalışmak için Çukurova'ya gider. Orada bir ağaya "dutma" (hizmetçi) durur. Günü tamamlanınca Adana, Kayseri yoluyla köyüne dönerken Tomarza'nın Sakaltutan yöresinde şiddetli bir tipiye tutulur. Arkadaşları güç bela oraya en yakın yer olan Süleymanlı köyüne düşerler. Arkadaşları "sen biraz sabret, biz köye gidip sana yardımcı salarız" derler.
Köylüler gece Çapar Ali'yi ararlarsa da bulamazlar. Sabahleyin tüm köylüler tekrar onu aramaya başlarlar. Bir de bakarlar ki, tipi Çapar Ali'yi bastırmış, karların altında sadece saçı görülüyor. Ölüyü Süleymanlı köyüne getirip gömerler.