Yıl 1964. Reşadiye'nin Hatipli köyünde orta boylu, kumral saçlı, siyah gözlü, güzel bir kız yaşamaktadır. Bu kız, daha küçük yaşlarda öğretmene varma özlemiyle yetiştirilmiştir. Annesi, çocuğunu; "A benim öğretmene layık kızım. Seni öğretmene vereceğim..." gibi sözlerle yönlendirmektedir.
Ancak, kız büyüyüp gelinlik çağına gelince köyün zenginlerinden birinin çobanlık yapan oğluna nişanlanır. Aynı zamanda köyde öğretmen okulunu bitiren bir genç de bulunmaktadır. Kız bu gence sevdalıdır, bu sevda yüzünden nişanlısından ayrılır. Fakat, bu kez de öğretmenin babası, oğlunu köy kızıyla evlendirmek istemez; çünkü oğlunu şehir kızıyla evlendireceğine yemin etmiştir.
İlk kısmeti çoban olan genç kız, ailesi tarafından aynı köyden bir başka çobanla evlendirilmek istenir. Düğün hazırlıkları başlar. Düğün günü gelir çatar. Kız başı yıkanır. Adet gereğince başı yıkanan kız, köyün çevresinde gezdirilir. Bu gezi sırasında gelinin mani söylemesi gerekir. Kız, öğretmene sevdalı olduğu için mani yerine sevdasını "Öğretmene Varamadım" türküsüyle dile getirir.