Türkümüzü, Niyazi Yılmaz (TRT Ankara Radyoevi Sanatçısı) şöyle anlatıyor:
"Afyon ve Sandıklı'mız, Türk Halk Müziği ve Halk Kültürü bakımından yurdumuzun en zengin ve en renkli köşelerinden birisidir.
Kumalar dağı bizim çocukluğumuzun geçtiği Sandıklı, Yolkonak, Ürküt, Kızık, Karacaören, Nuh, Mahmarı, Akharım, Kınık, Daylık, Ekinhisar ve diğer köylerimizi ve Karadirek için türkülerin ve hatıraların, efsanelerimizin konusu ve kaynağı olagelmiştir.
Yaşı kırkbeşin üzerinde olanlar, Sandıklı çarşısında satılan şıralı, karlı, buzlu şerbetin tadını unutamamışlardır. Uzun çarşıda şerbetçi ve helvacı dükkanlarının tezgahına kurulan adam boyunun yarısındaki Kumalar dağının karlarında şıngırdayan billur bardaklarda, şerbetin lezzetini ve içim tadını bizler unutamadık. Temmuz ve Ağustos aylarında merkep yükleriyle bu çuvallara konularak Sandıklı'ya getirilen Kumalar dağlarının karları, yanan yüreklerimizi söndürür, serinletirdi.
Ayrıca evlerde yapılan Kargaşşağısi'da bizim damak kültürümüzün ayrı bir güzelliğini gösterirdi. Birçok manilerimizde, türkülerimizde sözü edilen "Yandı yürek, kar getir" gibi mısralar, nostaljik bir arzı değil, edebi bir örgünün nadide örneklerinden ve mecazlarından bir güzel örneği oluşturur. Yanan yürek, sevgiliye duyulan özlem ve hasrettir. Bu yanan yüreği ancak sevgilinin selamı, sesi veya varlığı söndürebilir. Buz gibi kar sadece yorgunluğumuzu giderir, serinlememizi sağlar.
Sandıklı'mız Akdağıyla, Kumalar dağıyla ve Ahır dağları ile tarihi bir kültürün beşikliğini yapmıştır yüzyıllarca. Asırlarca bu dağlarda bahar ve yaz aylarında yüzlerce Türkmen yörüğü soydaşlarımız Sandıklılılarla dostluklar kurmuşlar, buralarda yaylattıkları koyun ve davar sürüleriyle Türklüğün konar göçerlik kültürününde temel öğelerinde yerli halkla, yerleşik halkla alışverişlerde bulunmuşlardır.
Sandıklı'daki ve çevresindeki yerleşim birimlerinin kilim, heybe, çorap, haba, örmeli torba, at eğerlerindeki örmeler, şal örgülerindeki motiflerde Orta Asya Türkmen motiflerinin birlikteliklerini tespit edebilersiniz.
Karakeçili ve Sarıkeçili aşiretlerinden olan özbeöz Türk olan bu kardeşlerimizle, aslında bir olan kültür birliğimiz uzak kalmaktan dolayı yeniden etkileşim alanına girmiştir."