Asıl adı Resul olan Aşık Garib'in babası, Tebriz'de büyük bir tüccardır. Hoca Ahmet, oğlu genç iken ölür. Şehrin kırk meşhur serseri dolandırıcısı, Resul'ü baştan çıkarıp bütün servetini yerler.
Resul, beş parasız kalır, birçok sanatlara girer, beceremez. Nihayet bir aşıka çırak olur. Bir müddet sonra kazanç temin etmek için, anası ve bacısiyle beraber Tiflis'e gider. Orada zengin bezirgan Hoca Sinan'dan kızını ister. Hoca Sinan Aşık Garib'in veremeyeceği kadar «ağırlık» ister. İşte Aşık Garip, bu parayı kazanmak için gurbet illere çıkar.
Bir müddet Erzurum'da kalır. Oradan Haleb'e gider. Halep'te paşaya kendini sevdirir ve iyi bir kazanç elde eder.
Bu arada Şah Sanem, akrabalarından zengin Şah Veled'e nişanlanır. Bir müddet sonra Şah Veled, alışveriş için Haleb'e gelir. Aşık Garip, onun kendi rakibi olduğundan habersiz, Şah Veled'le sevgilisine bir mektup yollar. Şah Veled de bu suretle Garip'in kendine rakip olduğunu ve Sanem'in mektubu alınca, kendisiyle evlenmek istemiyeceğini kestirerek, Garip'in ölüm haberini götürmeği kurar. Bir gömleği kana bulayarak, eşkıyalar tarafından parçalanmış olan Garip'in gömleği diye götürüp gösterir. Bir türlü bu habere inanmak istemiyen Şah Sanem uzun bir mühlet ister.
Garip'in anası bir bezirganla oğluna haber yollar. Garip hemen Halep'ten ayrılır, elinden gitmeden sevdiğine varmak için yola düzülür. Hızır'ın yardimiyle, düğünün son günü Tiflis'e erişir. Kendini tanıtır, ve düğün halkından bir kısmını kendi tarafına geçirir. Nihayet Şah Veled de razı olu., Sanem'le Garip'i evlendirirler. Şah Veled de Garip'in bacısını alır.