Arvallı (Bağsaray), Burdur'a 38 kilometre uzaklıkta, 1958 yılında belediyesi kurulan büyük bir kasabadır. Şimdiki adı Bağsaray'a çok uygun bir görünümü olan ve yemyeşil bağ ve bahçelerin çevrelediği Arvallı, kendi adını alan eriği ile diğer çeşitli meyve ve sebzeleri yetiştirmekle de ünlüdür.
Arvallı meydanından güneybatıya doğru 15 - 20 adım yürüyünce, duvarına bitişik ve iki oluklu, harıl harıl akan pınarlı bir eve rastlanır. İşte bu ev Arvallılı Hatça'nın evidir. Türküde sözü geçen pınar bu pınardır. Hatça, evli bir köylü güzelidir. Arvallılı çobana gönlünü kaptırır. Çoban da Hatça'ya sevdalıdır. Birlikte Antalya'ya kaçıp oraya yerleşirler. Olay 1945 - 1946 yıllarında geçmiştir.
Arvallı'nın 5 kilometre kuzeyinde daha yüksek bir yerde kurulu ve bir orman köyü olan Kayış'ta, İbrahim Can adındaki mahalli bir sanatçı bu türküyü yakmıştır.
Bu olaydan beş altı ay sonra Kayış köyünden başka bir "Hatça Kız", Muharrem'in Mehmed'e kaçıp gidiyor.
İlk yakılan Hatça türküsü, ikinci Hatça olayı ile ve halkın duyguları ile değişikliğe uğrayıp özleştirilerek bugünkü son şeklini alıyor.