Silistire Paşası Hasan Paşa'nın çok güzel bir kızkardeşi vardır. Buna Kel Oğlan aşıktır. Kızı elde etmek için Kel Oğlan bir hile bulur:
Hasan Paşa'ya Köroğlu'nun meşhur kıratını öyle medheder ki, Hasan Paşa bu atı getirtmeyi iyice aklına koyar. Fakat bu işe Kel Oğlan'dan başka kimse yanaşmaz. Kel Oğlan'ın şartı şudur:
"Hasan Paşa, kırat gelince, kızkardeşini Kel Oğlan'a verecek."
Kel Oğlan Çamlıbel'e gider. Köroğlu'nun seyisi olur, kendini sevdirir; bir kolayını bulup kıratı kaçırır. Lakin arkasından yetişip yalvaran Köroğlu'ya söz verir ki, muradına erdikten sonra, kıratı Hasan Paşa'dan kurtarıp sahibine teslim etmek için elinden geleni yapacaktır.
Kel Oğlan Silistire'ye döner, Hasan Paşa'nın bacısiyle düğün yapar.
O sırada Köroğlu da bir derviş kıyafetinde Silistire'ye gelir. Kel Oğlan'ın yardımiyle, o zamana kadar yanına kimseleri yanaştırmıyan kıratı uslandırmağa, ona bakmağa memur edilir.
Günün birinde Paşa'dan, kıratı sarayın avlusunda gezdirme müsaadesi alır. Bütün kapılar kapatılmıştır.
Köroğlu kırata bindikten sonra kapı baca dinler mi? Kıratına sarayın avlu duvarlarını aştırır. Yolda Kara Vezir'in güzel kızına rastlar, onu da Ayvaz için atının terkisine alır.
Arkadan yetişen Hasan Paşa askerleriyle bir gün bir gece vuruşur. O zamana kadar arkadaşları yetişirler. Düşmanı dağıtarak Çamlıbel'e dönerler.
Bu parça Köroğlu'nun kıratı Silistire sarayının avlusunda gezdirirken, duvarları aştırmadan önce kendini Hasan Paşa'ya tanıtmasını anlatıyor:
Canım Kırat gözüm Kırat
Kaçıp çekilip gidelim
Her yanında çifte kanat
Uçup çekilip gidelim
Budur Kırat'ın durağı
Bilmez yakını ırağı
Ab-ı Kevser'dir sulağı
İçip çekilip gidelim
Köroğlu söyler ezeli
Bağlar döküyor gazeli
Silistre'den güzeli
Alıp çekilip gidelim