Güzel Anadolu'muz gelmiş geçmiş acı tatlı hatıralar ile bir zeka ve duygu hazinesi, bir insanlık abidesidir. En ücra yeri, sinesinde sayısız özellikler taşır.
Anadolu'muzda muhitlerinde hasta olan, kaza geçiren, yaralanan veya sakat kalan, şehit olan veya ölenlerin ardından, türlü beyitlerle (ağıt) denen türküler çıkarırlar.
Bu vesile ile "Ankara'da yedim taze meyvayı" türküsünün mahiyetinden kısaca bahsediyoruz;
Türküde adı geçen sefer, Ankara'nın Keskin kazasının Cin Ali köyündendir. Güçlü, kuvvetli, yakışıklı ve bütün halleriyle Keskin havalisinin dilinden düşmeyen Sefer'in karısı Hatice de gene Keskin kazasının Seyfli köyünden olup, civar köylerin en güzel kızı diye dillere destan olmuştur.
Rivayete göre, evlendikten kısa bir süre sonra Sefer, bir hastalığa tutulmuştur. Memleket memleket gezip, doktor doktor dolaştırılan Sefer, nihayet hastalığa bir çare bulamayıp 20 Haziran 1942 tarihinde ölmüştür.
İşte "Ankara'da yedim taze meyvayı" türküsü de bu vak'anın hemen ardından yakılan, Keskin dolaylarından akseden bir hazin deyiştir.