Şu şalvar Sivas'tan geldi
Şöyle ayak ata ata
Kalk gidelim sürmeli eşim
Köylüklerde yata yata
Hep gırılın Çördüklüler
Bizim oba yaslanıyor
Altı patlar gümüş saat
Eşim yok da paslanıyor
Erzincan'ın goğuşunda
Bekir oğlan hastalanmış
İrecep gayıp diyordum
Duyun dağlar Yusuf da ölmüş
İstanbul'dan darak geldi
Ben bile onu nazlıyom
Öldüğünü bilmiyom da
Askerin yolun gözlüyom
Goca değil garı değil
Daha yaşı yarı değil
Elden evvel tezkire almış
Her yiğidin karı değil
Havalı gönlüm havalı
Galamız keklik yuvalı
Ayan olsun sürmeli eşim
Martin çalı da dayalı
Atım inmiyon enişten
Heybemiz dolu yemişten
Hodul gezer sürmeli eşim
Tabaka daşır gümüşten