Afyonkarahisar'ın kuzeyinde Liğen ve Döğer köyleri arasında küçük göllerden (daha doğrusu büyük göletlerden) "Emre Gölü" denilen, bakıldığında kapkara bir gölcük vardır. Anadolu'da düğün adetleri malum. Kız alıp verme iki köy arasında daha şenlikli olur. Emre Gölü'nün çevresindeki köylerin birinden, atlarla ve seymanlar koruyuculuğunda bir gelin alayı götürülmektedir. Yürekler coşkun, gözler ışıklı ve atlar eşkindir. Davulcu ile zurnacı soluk soluğa, zor nefes alabiliyor. Gelin kervanı bu, başka şeye benzer mi hiç. Mavilikte uçuşan ak ak bulutlar, yerde çiğden silkinmeye başlayan bitkiler memnun. Hani Karacaoğlan'ın: "Gezip dolaştığın yollar öğünsün" sözleri vardır ya, gelinin geçtiği bu yollar da artık öğünen yollar arasında.
Yol, gide gide bir kayalığa yaklaşıyor. Gürültülü kervandan kuşkulanan "koca kuşlar" hep birden kanat çırpıp havalanıyorlar. Burunlarının üstündeki çığlıktan ürken atlardan gelinin atı başını suya doğru çeviriyor, suya yürüyor! Seymanlar çabalıyor, uğraşıyorlarsa da at ve gelin kıyıya değil, suyun ortasına gitmekte devam ediyor. Atın arkasından koşanların ellerinde gelinin sadece yazması kalıyor.
Türkü, bu sularda boğulup giden Ümmü Gelin'in türküsüdür.
Türkü Kazım İşnas'tan yazılmıştır. Sonra eski türküleri pek iyi bilen rahmetli Çarıkçı Ahmet Ağa, Emin Hoca ile Hacımusaoğlu Mehmet Kavruk da dinlenilerek karşılaştırılmıştır.
Türküyü ilk olarak "Afyon Folklor Saati"nde Ankara Radyosu'nda genç ve kıymetli sanatçı Nezahat Bayram (Çınar) okumuştu.