1946 yılında Yatağan'a bağlı Alışar Köyü'nde, okul yapılacaktır. Ama uzun süredir üzerinde okul yapılacak tarlalarla ilgili köylüler arasında bir anlaşmazlık vardır. Okulun "Durmuş Karadeniz" adlı kişinin arsası üzerine yapılmasına karar verilir. Durmuş Karadeniz, arsasını bu hayırlı iş için vermeyi kabul eder, ancak arsanın içindeki taşların inşaat için kullanılmasını istemez. Okulun inşaatı başlar, arsasındaki taşların okul inşaatında kullanıldığını fark eden Durmuş, ustalara taşları niçin kullandıklarını sorar, ustalar da Karadeli Hüseyin Çıtı'nın bu taşları kullanabileceklerini söylediğini belirtirler.
Bir başka gün Durmuş Karadeniz taşların inşaatta kullanılıp kullanılmadığını öğrenmek için okulun yapıldığı yere gelir ve Karadeli Hüseyin ile karşılaşır, iki arkadaş taşlar yüzünden tartışırlar, Karadeli Hüseyin öfkesine yenilerek yerden aldığı taşı atar ve Durmuş'u yaralar. İnşaatta çalışan ustalar araya girer iki arkadaşı ayırırlar, ancak barıştıramazlar.
İki genç evlenecektir. Bir bahar akşamı köyde düğün kurulur; davullar, zurnalar çalınmaktadır. Köy ihtiyar heyeti üyesi Karadeli, bu düğünde giymek üzere, özel olarak Bozarmutlu bir terziye yeni bir elbise diktirmiştir. Elbisesini giyen Karadeli, düğünün ilk günü olan cuma akşamı verilen düğün yemeğine katılır ve yeni giysisiyle hava atar. Tartışmalı tarlaların sahibi Durmuş da aynı sofradadır. Karadeli'nin tavırlarından rahatsızlık duyar. Yemek merasimi, neşe içerisinde; davul, zurna eşliğinde sürerken, okul yapımı için tarlaya çekilecek taşlarla ilgili tartışma konusu tekrar açılır. Tartışma alkolünde etkisiyle gittikçe büyür, kavgaya dönüşür. Kavga sırasında Durmuş bıçağını çeker ve Karadeli'nin kalbine saplar, Karadeli hayatını kaybeder. Düğün eğlenceleri yerini yasa bırakır.
Düğünde çalgıcı olarak Tahir usta, Ahmet Ali Tozak, zurnacı Mustafa Yıldız ve bir bayan sanatçı bulunmaktadır. Mahallî sanatçı Pisili kemancı Tahir usta, halkın tercümanı olur, yakılan ağıtı bugüne dek taşınmasını sağlar.