Yozgat'ın Karacalar köyünde Ziya isimli bir genç ile Fikriye isimli genç kızla nişanlanır.
Birbirlerini çok severler, bütün köy ve çevreye örnek olan bir çift olarak tanınırlar.
Fikriye'nin babası köy imamıdır. Bir kaç ay sonra kızın babasının Kızıltepe köyüne imam olarak tayini yapılır. Ailece aynı köye taşınırlar. İşte ne olursa bundan sonra olur. Gençler çok üzgündür, birbirlerini bir saat görememezlik edemeyen gençler ayrı düşerler.
Ziya Bey yakışıklı, at düşkünü aynı zamanda çok iyi ata binen, cirit oynayan, gözü kara yiğit bir delikanlıdır. Atla bahis oynamayı da çok sever, kaybettiği olmamıştır. At terbiyecisidir. Ziya, Fikriye'yi görmek için her gün dört beş saat at üstünde Kızıltepe köyüne gider, gelir.
Ziya Bey'in Yozgat havalesinde çok anıları vardır. Yine bir gün iki köy arasında oynanan ciritte attan düşer ve oracıkta ölür. Yöre halkı mateme bürünür, ağıtlar yakılır ve işte bu ağıtta bunlardan biridir.
Nişanlısı Fikriye kederinden yataklara düşer, hatta bir gün hasta yatağından yorgana sarılır bir vaziyette kalkar kendini damdan aşağı atıp intihar etmek ister, son anda komşuları kurtarır.
Olay üzerine halktan kişiler bu türküyü yakarlar.