Eskiden düğünlere davet için, "okuntu" adı verilen küçük hediyeler kullanılırdı. Hediyeler çağrılacakların yakınlıklarına göre değişirdi.
Çaydereli Osman da bir gün, Ula'daki bir düğün için okuntu alır. O günden sonra Osman, davet edilsin edilmesin, her düğüne gitmeye başlar; adeta düğünlere abone olur. Osman, düğünleri kaçırmamak için Çaydere'den yola çıkar; Kabacapınar'da bıyıklarını düzeltir, aynaya bakar; Çınarlıpınar'da soluklanır, oradan da Çayağzı'na geçer. Çayağzı'nı kendisine merkez edinen Osman, nerede düğün varsa öğrenip soluğu orada alır. Bu düğün o düğün dolaşırken, gönlü Hacı Hafızların Gülayşe'ye düşüverir. O günden sonra da abuk sabuk konuşmaya başlar.
Osman'da bir gariplik olduğunu sezen arkadaşları, ona takılmadan edemezler: "Bir kez okuntu aldın diye düğünlerin müdavimi oldun çıktın, yakında 'Kambersiz düğün olmaz' yerine 'Çaydereli Osmansız düğün olmaz' denecek" diyerek Osman'a sataşırlar.
Terzi Abdullahların Servet, bu arada bağlamasını akort etmeye çalışmaktadır. Çaydereli Osman, Servet'in elinden bağlamayı alır ve o güne dek hiç bağlama çalmamış olan Osman, vurur bağlamanın teline...
O gün bu gündür, Osman'ın o gün yaktığı türkü, dilden gönle söylenir gelir.