İkinci Hamit devrinde şakaveti kaldırmak, başa çıkılamayan şakileri yok etmek için tatbik olunan usullerden biri de güya rütbe ve nişan vererek vazife ile uzak yerlere yollamak, Anadolu'nun sert ikliminden kum çöllerinin sıcak pençesine teslim etmekti. Anlatılana göre Mir Ali de devrin şakilerinden olup Sivas'taki Hamidiye Alayı'nın kumandanıydı. Mir Ali'nin Sivas'taki vaziyetinden kuşkulanan saray idaresi Yemen civarında çıkan bir isyanı bastırmak üzere Mir Ali Bey'i görevlendirir. Mir Ali ve mahiyeti 1322 (1906) tarihinde Niğde'den geçerek Yemen'e gitmiş ise de sıcak iklimine dayanamayarak hem kendileri hem de atları ölmüş. Saray da böylece Mir Ali gailesinden kurtulmuştur. Bir kaç sene sonra bu alayın sağ kalanlarından birkaç kişi yine Niğde yolu ile Sivas'a dönmüşlerdir. Türkü bu vak'a dolayısıyla çıkmıştır. Fakat çıkaranın kim olduğu belli değildir. Bazı kıtalar Mir Ali'nin kendisine bazıları da eşine atfediliyor.