1) Bozlak Ayağı: Bozlak melodisi yalnız saz ile çalınarak gösterilir (bazen, bozlağın yalnız son kısmı çalınarak ayak gösterilmiş olur. Doğrudan doğruya ses ile bozlağa başlanabilir ise de, saz ile söylenirken evvelâ sazın ayak göstermesi tarza daha uygun sayılır).
2) Bozlak: Ayağın sonunda ses melodiyi alınca saz akompanye durumuna girer. Arada bir melodiye iştiraki, takip şeklindedir.
a) Tonik notasının bir oktav incesinden makamın esas durağı gösterilmek kastıyla düz olarak başlangıç yapılır ve münasip şekilde uzatılır. Durmadan hemen doğrudan doğruya karar perdesine nazaran on ikinci yani kentin bir oktav incesine çıkar (türkünün en son perdesidir), burada bir müddet devam [eder] ve iki perde arasında dolaşarak tekrar gösterdiği yere iner. Hafif bir yedili gösterişi ile bir nefeslik duraktan sonra tiyers oktavından alarak bu sefer kent fasılasına düşer ve burada bir muvakkat kararla kalır (birinci esas bölüm).
b) Tekrar aynen birinci başlangıç gibi alarak gösterdiği yere düşünce tekrar birincideki gibi yedili perdenin hafif gösterişi ile tekrar tiyers oktavından alarak bu sefer kart perdesine düşülür. Bir müddet durulduktan sonra tiyers ve sekont üzerinden karara varılır (bozlağın kuruluşundaki umumî bölümlerdir. Daha başka birçok bozlak tarzları vardır ki bunları neşriyatımız devam ettikçe göstereceğiz).
Buradaki "Yüksek Avşar Bozlağı", mevzu itibariyle bir isyanın ifadesidir. Hakikatin meçhule karışması, dolayısıyla bir kahramanın harap olan varlığı karşısında duyduğu acının intikamını almak kastıyla içinin alevlenmesi, en samimi bulduğu tabiata haykırışının ifadesidir.
***
Dağlı ve aşiret musikisindeki ağzın bir örneği olan Bozlağın muhtelif tarzı olduğuna göre buradaki tarz ise, "Yüksek Avşar Ağıt Bozlağı" dır. Ağıt kelimesi de ilâve edilince bir feryadın toplu olarak ifadesini canlandırmaktadır.
Bozlağın Mevzuu: Aşiretlerin göçebe hayatları sırasında bir Avşar aşireti, Adana'nın Çukurova bölgesindeki bir kışlakta, kışlamak üzere yerleştiği bir sırada o taraflarda bulunan diğer bir aşiretle yer dolayısıyla aralarında bir anlaşmazlık çıkıyor.
İki aşiret birbiriyle tutuşarak harp etmeğe başlıyorlar, iki taraftan epeyce kan dökülüyor. Nihayet o zamanın hükümeti vakaya el koyarak aşiret beylerini tutup zindana atıyor, aşiretleri de o bölgeden sürgün ederek dağıtıyor.
Aradan epey zaman geçiyor ve aşiret beyleri mahkûmiyetlerini zindanda tamamladıktan sonra çıkıyorlar. Avşar Aşireti'nin beyi, aşiretinin bulunduğu yere gelip bakıyor, görüyor ki orada hiç kimse kalmamış. Nereye gittiklerinden de haberi olmadığı için çok müteessir oluyor.
Bunun üzerine bu bozlağı, oradaki eski çadırın yerinde söylüyor ve tab'asını aramak üzere atını dizgiliyor.