Nezif, yürekli, iyi kalpli, fakir, dost, yiğit bir kişidir. Her haksız kişi, her zalim kişi karşısında daima Nezif'i bulur. Gayrımeşru yoldan zengin olanlardan bilek kuvvetiyle aldığını, fakir halka veren bir kişidir Nezif. Daha çok Ermenilerle uğraşır. Hacı İsa'ların yanında devecilik yapan Hacı Mehmet de bu işlerde en yakın arkadaşıdır.
Bir gün Nezif, Hacı Mehmed'in evine gider, bulamaz. Pek yakın oldukları için içeri girer, biraz bekler. Bu arada aynanın önündeki esans şişesine gözü takılır, alır kullanır, şişeyi de cebine koyar. Akşam Nezif'le Mehmet buluştuklarında Nezif şişeyi çıkarır, Mehmet'e esans verir. Kokuyu ve şişesini tanıyan Mehmet, karısıyla bir ilişkisinin olduğundan şüphelenir.
Aradan bir kaç gün geçmiştir. Nezif'le Mehmet yine pusu kurmak üzere Feriz (Faris) Paşa hayratına gelirler. Şehirden epeyce dışarıda olan bu hayrat, kervanların konup göçtüğü bir su başıdır. Hayrata girerler. Urfa'nın yaz sıcağında orası Nezif'e pek hoş gelir ve uzanıp biraz dinlenmek ister.
- "Galiba dışarıda birileri var, ayak sesleri geliyor, ver şu tüfeği de bir bakayım" diyen Mehmet, tüfeği alır ve tam hayrattan çıkarken geri döner, Nezif'e:
- "Demek en yakın arkadaşım evime kötü niyetlerle giriyor" der. Bir kurşun çeker Nezif'in konuşmasına fırsat vermeden, ikincisi onu takip eder. Nezif kuvvetini toplayarak Mehmet'i kovalar, fakat takati kesilir oraya yığılır.
Oradan geçen kervanlar Nezif'in ölümünü babasına ulaştırırlar. Dertli baba gelip oğlunun cenazesini götürür. O günden sonra bu ağıt yayılmaya başlar Urfa'da.