Bundan 200 yıl kadar önce Uşak yöremizde "İslamoğlu" adında biri yaşarmış.
İslamoğlu, köyünde yufka yürekli tanınan, iyilik sever, kimseyi incitmeyen bir insanmış.
Cana kıyacağı kimsenin aklından bile geçmeyen İslamoğlu, bir gün kahvede otururken ufak bir münakaşa sonunda arkadaşını öldürüyor. Ve dağa çıkıyor.
İslamoğlu'nun peşine bir çok zaptiye salınıyor fakat aylarca ele geçmiyor.
Bir gün köyün yakınlarında ulu bir çınar ağacının altında otururken köylüler İslamoğlu'nu görüyorlar. Hemen zaptiyeye haber salınıyor. İslamoğlu abtestini almış tam namaza durduğu sırada zaptiyeler kendisine ateş açıyorlar. İri gövdeli İslamoğlu ulu çınar ağacına yaslanıp öylece kalıyor.
Yere yığılmayan İslamoğlu'nu ölmedi zanneden köylüler dört gün yakınına varamıyorlar. Dört gün sonra ceset yere yıkılıyor.
İslamoğlu'na yakılan bu türkü, bugün hala "Uşak" yöresinde düğünlerde söylenir.
Ellerde kaşıklar çalınarak, kıvrak zeybek olarak oynanır.